ZÜHRE-İ HİNDİ

Yeşil giymiş eminim ben gelenden Ya cennetten gelir yahut çemenden   Tamamiyle çekilmişti harâret Harâret bende toplandı o demde İnerdi kühdan yalnızdı hem de   Fakat manzar değil bundan ibaret Olurdu cânibeyninde nümâyân Gezen tavûslardan bir hıyâbân   Hemen her bir kademde bir nezaret Güzellik kabil-i ihfâ değildir Bunun da hâricinde müstedildir   Nüfûz etmiş siyâbından o hâlet O bir sim-âba benzer sâf bir hüsn Yeşil giymiş değil şeffaf bir hüsn   Çemenlerden pezirâ-yı huzâret İner pâyına balâdan gürizân Şihâb-ı sebzdi üftân u hizân   Ziyâsı tarh tarh etmiş sirâyet Dağılmış âftâb eşcâr içinde Eser hoş bir nesim envâr içinde   Perilerden meleklerden beşaret Bu heyette ne mümkün bir sitâre O bir kızdır müekkel nev-bahare   Çemenler pâyına eyler dehâlet Yakın görmekteyim benden fakat dûr Ağaçlıklar içinde bir yeşil nûr   Şeb-i nili-i mehtâba rekabet Cehennemler sönermişce o esnâ Güneş batmıştı mahvolmuştu ammâ   İnerdi kûhtan bir böyle âfet Hulûl etti o birden reh-güzâre Şitâbından çekildim bir kenâre   Yakından bakmaya gelmezdi tâkat Yakından bakmaya hâcet de yoktu Peyinden gitmeğe cür'et de yoktu   Şaşıp kaldım güzâr etti nihayet Olurdu renkler peydâ izinden Tebessüm yâl ü bâlinden dizinden   Nesimindense reyhân-ı şebâbet Cesaret vermedi tahrik-i pâye Fakat gönlümde tahrik-i hevâye   Yetişti gördüğüm şekl ü kıyâfet Biraz sonra belâ-yı rîh-ı menhûs Çıkıp baktım ağaçlar hep zemin-bûs   Ederler gittiği semte işâret Sehâb ü cûy-bâr ü şâm yek-ser Mehâsinden ne varsa hep sefer-ber   İlâh'il hüsne kılmışlar refakat "Nedir" derdim koşup dehşetle her sû Hayat-ı yâr-i zâyidir! Nedir bu?   Bu zulmet-gehte sahrâ-yı kîyamet.

Abdülhak Hâmit Tarhan
( 1852 - 1937 )

Parlâmenter Şairler, S. 293-294

Kûh: Dağ
Canibeyn: İki taraf, iki yan.
Nümayan: Görünen
Hıyaban: Cadde. İki tarafı ağaç dikili yol
İhfâ: gizlemek
Siyab: Elbiseler, giyecek şeyler
Dehalet: Sığınmak
Hulûl: Girme, görünme
Reh-güzer: Geçilen yol
Şitab: Seyirtmek, koşmak
Peyinden: Ardından
Peyda: Aşikar
Yâl ü bâl: Boybos düzgünlüğü
Reyhân-ı şebâbet: Tazelik kokusu
Mehâ: Tazelik, güzellik




ŞİİR PARKI