RÛHUM


Hicrân-ı muhîtât solmuş, sarı, çıplak, Râkit, ölü bir havza düşen bir kuru yaprak Sessizce nasıl izler açar, sîne-i mâda, Ey tûde-i nûr-u elem, ey çehre-i sâde, Bir göl gibi durgun uyuyan rûhuma nûrun Aktıkça o sâkin suda her lem’a-i dûrun Bir çîn-i felâket gibi ra’şeyle genişler… Ey eski kamer, ey ezelî rûh-u münevver, Sen şimdi bu tüllerle muhîtâtı sararken, Nûrunda tesellî bütün âlâma koşarken, Yalnız bu derin gölde senin açtığın izler, Bir gizli gamın şehka-i seyyâlini gizler… Bir göl ki semâsında ne âhenk, ne de sâye Vermez o büyük uzlete bir hadd ü nihâye; Gençlik ve emel hüzn civârında dikendir, Üstünde esen nefhada bir girye nihendir. Tülden ve buluttan ve bütün sîm-ü-semenden, Bir hâb-ı serâbî dökülürken yere senden, Sen her suda bir başka güzellikle doğarsın, Sen her suda bir başka ziyâ, başka kamersin; Ormanların âğûş-u sükûtundan akan âp, Senden alır âhengine bir girye-i bîtâp; Göller ki öper hüsnünü yalnız leb-i sâye Feyzinle dalar hâb-ı şeb-âvîz-i semâye; Sevdâlara bir cennet olan sâyeli göller, Altında senin hüsn-ü esâtîr ile titrer… Rûhumda, fakat, her dökülen katre-i nûrun, Yalnız bir ölüm, bir ebedî mâtem-i dûrun, Neylüfer-i giryânını, ey mâh-ı münevver, Ezhâr-ı leyâlî gibi rü’yâ ile besler…

Ahmet Haşim
( 1887 - 1933 )

Hicrân: ayrılık, ayrılıktan gelen keder
Muhîtât: çevreler, muhitler
Râkit: hareketsiz, durgun
Havz: havuz
Sîne-i mâda: bizim göğsümüzde
Tûde: yığın
Çehre: yüz, sima
Lem’a: parıltı
Dûr: inci tanesi
Çîn: büklüm
Ra’şe: titreyiş, titreme
Ezelî: varlığının başlangıcı olmayan
Münevver: nurlanmış, ışıklı
Âlâm: elemler, kederler
Şehka: keskin çığlık
Seyyâl: akıp giden, akıcı
Semâ: gökyüzü
Sâye: gölge
Uzlet: yalnızlık
Hadd: hudut, sınır
Nihâye: son
Emel: şiddetli istek
Nefha: rüzgarın hafif esmesi
Girye: gözyaşı
Nihen: şiddetli
Sîm: gümüş
Semen: yasemen
Hâb: uyku
Serâbî: serap gibi
Ziyâ: ışık
Kamer: Ay, mehtap
Âğûş-u sükût: sessizliğin kucağı
Âp: su
Girye-i bîtâp: güçsüz gözyaşı
Leb: kıyısında
Sâye: gölge
Feyz: irfan
Şeb: gece
Âviz: asılı olan
Semâ: gökyüzü, asuman
Hüsn: güzellik
Esâtîr: saflar, sıralar
Katre: damla
Mâh: Ay
Ezhâr: çiçekler
Leyâl: geceler



Ahmet Haşim, Hayatı, Sanatı ve Seçilmiş Şiirleri, S. 110-111





ŞİİR PARKI