AZ KALDI KIŞA

Gitti son leylekler. Az kaldı kışa; bir ayin sesiyle indi pancurlar; içimde bir sızı, çöktüm bir taşa, dönüyordu tepemde aç martılar: Ürktüm de kumsaldaki tenhalıktan: medet umdum aşkların anısından, ne yazık, ne yazık! Siyahtı aşklar. Sessiz, önünden geçtiğim bahçeler; poyrazla kımıldıyor bir salıncak; gidiyordum hayallerle beraber; neyin imiydi birden düşen yaprak? Dedeevini özledim içimden, karaduta uzanmak pencereden; çalarken komşuda eski taş plak. Sırrın dibine bak! Igvadan ürkme, diri ve ölü gör Eurydike'yi; Gömülecek kendi efsanesinde her insan, olgunlaştıkça ezgisi. Ayna açıldı artık. su damıtık. birikirken bellekte kalabalık; anladım, kederdir her kalbin içi. Gördüm kırık bir ayna parçasında solgun yüzümü. Karaduygulu bir suret: Zamanın kadranında mıhlı, uyuyor eski bir uykuyu. Baktım kalıntısına yanık köşkün, küller parçası dantel bir örtünün: sezdim varoluşa sinmiş korkuyu. Lüksler yanan köy kahvelerinde demiryolcularla rakılar içtim; kendimi dinlerken kederlerinde, yanayım, külüm kalmasın istedim. Gövdeler gördüm han odalarında, sallanıyorlardı ipin ucunda; "yalnızlıktır en büyük dehşet" dedim. Şimdi dinlerken bu tenha kıyıda denizin iniltisini, kavradım; insanın özü, çekilen kaygıda; ben de düş üretmek için yaşadım. Gördüm karabasansı olsalar da, yıkımdan geçiyor çünkü kurtuluş da; kitaplarda en çok bunu anladım. Yaşadık: hem iyiydi tarih hem kötü; bir bilgelik damıttık acılardan, ordan kalma gözlerdeki ürküntü. Ama mutluluk da sızdı yazlardan; Kınalı'nın oralardayız işte, gülüyor Oktay Bey. Edip dümende; özgürdük, kurtulmuştuk yasaklardan. Güzeldir bazan, anlık her aldanış! Oysa tanklarla tutuluydu yollar; kuşkuyla, veda doluydu her bakış, "cemse"lere yüklenmişti kitaplar: Nerde bulacaktık doğadan başka özgürlüğü, yaşarken gözaltında? Ve yazdık, akkor kesildi sayfalar: Tuhaf: Bu kasvetli günde farkettim: "yaşlanıyorum" diye geçirirken: tutmuş çelik. ön bahçeye diktiğin. Bir tebessüm kalsın sana benden: bir güle değmiş gibi ol masamda, her sabah o ciltlere dokundukça: tozlarım evrende kımıldanırken. Üşüdüm, lodosa çevirdi rüzgâr: kumdu sanki, ayetler akıp gitti: gönlümde açıyarken uçurumlar. bilemedim en çok kimi sevdimdi. Hazırım gelecek olan kargışa: son leylekler gitti. Az kaldı kışa: duydum: tıkır tıkır ölümün saati.

Ahmet Oktay
( 1933 - 2016 )

Çağdaş Türk Edebiyatında 199 Şairden 199 Şiir, S. 141-143





ŞİİR PARKI