HİKMET 75 Cemâlin Gördüm Dostlar!

Âşıklardan kim bilir, şeriat ahkâmını, İşte o zat müdriktir, tarikat makamını. Tanzim eder tarikat işini, mekânını, Hakikat deryâsına, gönülden dalar dostlar! Gece-gündüz uyuyup, Cemâlu’llâh görülmez, Temiz aşksız, sevdâsız, bu yollarda yürünmez. Hakikat deryâsının, tehlikesi bilinmez, Yatmadan, uyumadan, cemâlin görür dostlar! Ey âşık bu dünyada, sıkıntı ve elem çek, Elemi rahatlık bil, bu hakikattir, gerçek. "Hû” sohbeti nerde var, dervişler orda gerek, Âşıklar muradına, menzile ersin dostlar! Kaygı, elem, sıkıntı, bu yolun gıdasıdır, Kedere sabredenin, muini Mevlâ’sıdır. Seherlerde ağlamak, ezkârın cilasıdır, "Hû” diyen bu dünyadan, gelip gidecek dostlar! Hak cemâlini görür, gönül ile ağlayan, Kula Rabb’in ihsânı, Cemâlu’llâh armağan, Kılavuzsuz gidilmez bu yollar çetin, yaman, Yola çıkan menzile bil ki ulaşır dostlar! "Vah!” ömrüm geldi-geçti, bilmedim câhil kaldım, Dünyanın zevklerine ne de gâfil aldandım! Dini arkaya atıp, dünya işine daldım, Yarın bilmem ki hâlim nice olacak dostlar? Muhabbet şarabını içip de tatmayanlar, Bâyezîd gibi her gün cânını satmayanlar, Bu dünya lezzetinin tadından geçmeyenler, Hayvandan da beterdir, böyle biline dostlar! Âşıksan aşk yoluna atmalısın adımı, Edhem gibi terk eyle dünyadan muradını, Dünya için gam çekme, önemseme tadını, Kıyamet günü cezâ verilecektir dostlar! Sır şarabını içen âşık kendini bilmez, Dünya lezzetlerine o asla önem vermez, Yüz bin nasihat alsa, ona iltifat etmez, " Vâ şevkâ!” der kendinden geçer de gider dostlar! "Elest” gününde Allâh kendi nidâ eyledi, "Kâlû belâ” diyerek, ruhlar da cevap verdi. Hazrete doğru ruhlar, uçup huzura geldi, İşte böyle âşıklar, cemâlin görür dostlar! Hoca Ahmed âşıksan gel terk eyle dünyayı, Ahirette mesutsun, memnun etsen Mevlâ’yı. Gir erenler bağına, bul orada sevdâyı, Muradına kavuşur, hizmet edenler dostlar!

Ahmet Yesevî
( 1093 - 1166 )

( Kazakistan )

Türkiye Türkçesine aktaran: Musa Uzunkaya

Hoca Ahmed Yesevi Külliyatı, S. 227-229





ŞİİR PARKI