NE ESER, NE DE SEMER

"Ölen insan mıdır, ondan kalacak şey: eseri; Bir eşek göçtü mü, ondan da nihayet: semeri" Atalar böyle buyurmuş, diye, binlerce alın, Ne tehâlükle döker, döktüğü bîçâre teri! Şu bekâ hırsına akıl erdiremem, bir türlü, Sorsalar, bence, temâyüllerin en derbederi: Hadi, toprakta silinmez bir izin var, ne çıkar, Bağlı oldukça telâkkîye hakîkî değeri? Dün, beyinlerde kıyâmet koparan "hikmet"i al, Bugünün zevkine sor: beş para etmez ciğeri, Gündüzün, başların üstünde gezen "şâh-eser"in, Gece, şâyet arasan, mezbeledir belki yeri! İsteyen almaya baksın boyunun ölçüsünü, Geri dur sen ki, peşiman, atılanlar ileri. Bilirim: "Hep de semermiş!" diyecek istikbâl, Tekmelerken su kabarmış sıra kumbeltileri. O ne çok bilmiş adamdır ki: gider sessizce, Ne esermiş, ne semer, kimsenin olamaz haberi!

Mehmet Âkif Ersoy
(1873 - 1936)

Hilvan, 21 Mart 1346 (1930) ( Safahat, Yedinci kitap - Sahife: 500 )




ŞİİR PARKI