ANTONIO MACHADO ÇEVİRİRKEN

Hayatı

Antonio Machado, 1875 yılında Sevilla'da doğdu. Beş erkek kardeşten ikincisi. Aile 1883 yılında Madrit'e yerleşti. Machado, babasının bir arkadaşının kurmuş olduğu Institución Libre de Enseñanza'da eğitim gördü. Bu yıllarda öğretmenleri sayesinde edebiyat tutkusunu keşfetti. Ekonomik güçlükler nedeniyle oyunculuk dahil çeşitli işlerde çalışmak zorunda kaldı.

1899'da bir Fransız yayınevine çevirmen olarak çalışmak üzere Paris'e gitti. Paris'te geçen bu aylarda büyük Fransız sembolist şairleri Jean Moréas, Paul Fort ve Paul Verlaine ile temasa geçti.Rubén Darío ve Oscar Wilde'la da tanışması bu aylara rastlar. Machado'nun kendini şiire adamasına neden olan isimlerin başında gelir bu şairler.

1901'de ilk şiiri “Electra” adlı edebiyat dergisinde yayımlandı. İlk şiir kitabı 1903 yılında Soledades (Yalnızlıklar) adıyla basıldı. Bu şiirlere daha sonraki yıllarda yaptığı eklemeler ve çıkarmalarla 1907 yılında Soledades, Galerias, Otros Poemas (Yalnızlıklar, Geçitler ve Diğer Şiirler) yayımlandı.

Aynı yıl, Soria'da bir okulda Fransızca öğretmenliği yaptı. Burada, kaldığı evin sahibinin kızı Leonor Izquierdo ile tanıştı ve 1909 yılında evlendiler. Machado 34 yaşında, Leonor ise 16 yaşındaydı. 1911 yılı başında genç çift Paris'e gitti. Machado burada Fransız edebiyatıyla yakından ilgilendi ve aynı zamanda felsefe eğitimi aldı.

Yaz ayında Leonor ağır bir vereme yakalandı ve çift İspanya'ya geri döndü. 1912 yılında, şairin Campos de Castilla (Kastilya Kırları) adlı kitabı yayımlandıktan kısa süre sonra Leonor öldü. Machado Baeza'ya yerleşti ve 1919 yılına kadar burada yaşadı. Leonor'un ölümüyle ilgili bir dizi şiir yazdı. Bu şiirler Kastilya Kırları’nin 1916 yılındaki yeni baskısına eklendi. Aynı yıl Nuevas Canciones (Yeni Şarkılar) yayımlandı.

1919-1931 yılları arasında Machado, Madrit yakınlarındaki Segovia Enstitüsü'nde Fransızca öğretmeni olarak çalıştı. Antonio burada Pilar Valderrama adında, evli ve üç çocuklu bir kadınla yasak aşk yaşadı.

1936 yılında İspanya İç Savaşı patlak verdiğinde Machado Madrit'teydi. 1938 yılında yaşlı annesi ve amcasıyla birlikte Valencia'ya, oradan da Barselona'ya kaçtı. Franco birliklerinin oralara da ulaşmasıyla Fransız sınırını aşıp Collioure'e gittiler ve Machado 22 Şubat 1939 tarihinde burada, annesinin ölümünden üç gün önce öldü. Cebinde son şiiri bulundu: "Estosdíasazules y este sol de infancia" (Bu mavi günler ve çocukluğumun güneşi). Machado öldüğü yer olan Collioure'de gömüldü.

Çalışmaları

Antonio Machado’nun şairlik serüveni 1903 yılında Soledades (Yalnızlıklar) adlı kitabıyla başladı. Bu küçük kitap bize Machado'nun şiirini oluşturacak pek çok ipucunu sunmaktadır. 1907 yılında yayımlanan Soledades, Galerías. Otros Poemas, (Yalnızlıklar, Geçitler, Diğer Şiirler) kendine özgü bir ses yakaladı ve 20. Yüzyılın Octavio Paz, Derek Walcott, Giannina Braschi gibi şairlerini etkiledi. Düşler ve anılar aracılığıyla hüznü yansıtan bir sesti bu.

1912 yılında Kastilya Bölgesi'nin güzelliklerini öven Campos de Castilla (Kastilya Kırları) yayımlandı. Kastilya Kırları şairin daha süslü bir anlatımdan yalın bir anlatıma geçtiği kitaptır. 1917 yılında Poetas Completas (Tüm Şiirleri), 1924 yılında ise Nuevas Canciones (Yeni Şarkılar) adlı yapıtları basıldı. 1936 yılında Tüm Şiirlerin 4. baskısı yayımlandı.

1936 yılında denemelerinden oluşan Juan de Mairena basıldı. Toplum, kültür, sanat, edebiyat, politika, felsefe gibi çeşitli konular üzerinde Machado’nun görüş ve anılarını içeren bu kitap Machado'nun şairliğinin yanı sıra iyi de bir yazar olduğunun en somut kanıtıdır.

Machado’nun yaşamında Ruben Dario ve Federico Garcia Lorca'nın önemli bir rolü oldu. 1937 yılında son çalışması La Guerra (Savaş) yayımlandı. Bu kitaptaki, Federico Garcia Lorca'nın ölümü üzerine yazdığı ağıt; El crimenfue en Granada (Cinayet Granada’da İşlendi) büyük bir okur kitlesinde etkili oldu.

İlk çalışmalarında süslü dizelere yer veren Machado’nun şiiri zaman içinde, özellikle başyapıtı sayılabilecek Kastilya Kırları adlı kitabından sonra, sembolizmin hermetik-estetik ilkelerinden toplumcu gerçekçi şiirin ilkelerine doğru evrilmiş, daha yalın bir söyleyişe dönmüş, tıpkı diğer 1808 Kuşağı şairleri gibi yalnızlığından sıyrılarak gözlerini çalkantılı İspanya'nın toplumsal manzarasına çevirmiştir.

Türkçede Antonio Machado

Antonio Machado’nun Türkçedeki ilk kitabı 1994 yılında Yön Yayınları’ndan çıkan “Seçme Şiirler”. Adnan Özer, Eray Canberk ve Vildan Başaran tarafından çevrilen şiirler şairin Soledades (Yalnızlıklar), Nuevas Canciones (Yeni Şarkılar), La Guerra (Savaş) ve Campos de Castilla (Kastilya Kırları) kitaplarından yapılmış bir seçki ve 47 şiir içeriyor. Kitabın başında yer alan Octavio Paz’ın “Antonio Machado: Zamanın Şairi” adlı denemesi şairle ilk tanışanlar için yol gösterici bir yazı:

"Zamanın şairi Machado, yaşayan sözcükleri içinde olduğu zamansal bir dil yaratmaya çalışmaktadır. (...) O, zamana (Becquer ve Velazquez’in onu bir kuş misali kafese kapattıkları gibi) canlı olarak sahip olmak ister. Zamanın şairi kendisini bağlamsal ifadelerden alabildiğine uzaklaştırmış biri olur. Somut, akıcı ve herkesin anlayabileceği halkın dilini konuşur. Onun halk diline olan tutkusu geleneksel şiire olan tutkusuyla bütünleşir. Machado’nun gelenekselliği 'geçmiş zaman kültü' olarak adlandırılan şeyin tam tersidir. Bu geleneksellikte şimdiki zaman kültü ve şimdiki zaman olarak duran her şey söz konusudur.

O, gelenekselci bir şairdir, çünkü halk, İspanya'nın yaşayan tek geleneğidir. Geriye kalan ne varsa (Kilise, Ordu, Aristokrasi) geçmiş zamandır, içi boş bir yapıdır, zamansızlığa erişmek isterken yaşanmakta olan şimdiki zaman, İspanya halkının gelenekselliğini baskı altına tutan ve sonunda onu bozan bir yapı." (Almancadan çeviren: Rüstem Arslan).

Türkçedeki diğer kitabı Kastilya Kırları. Machado’nun başyapıtı sayılan bu çalışmayı Ayşe Nihal Akbulut Türkçeye kazandırdı. Ayşe Nihal Akbulut çevirmenliğinin yanı sıra akademisyen olarak da bildiğimiz, çeviribilim alanında da önemli çalışmalara imza atmış bir isim. Kastilya’nın (Soria Topraklarının) güzelliklerini anlatan bu çalışma, şairin özyaşam öyküsünü özetleyen “Portre” şiiriyle açılıyor ve çevirmenin akıcı Türkçesi sayesinde bir solukta okunuyor.

Kastilya Kırları, Machado’nun şiirinde önemli bir kırılma noktasıdır. Ayşe Nihal Akbulut'un da belirttiği gibi bu yıllar Machado’nun toplumsal benliğinin ayırtına vardığı yıllardır.

"Gerçeklikle, tarihsellikle el ele veren ozan kabuğundan çıkar, toplumsallaşır ve bu toprakların insanlarıyla yüz yüze gelip, onlardan biri olarak aralarına katılır."

Bu iki kitabın dışında kuşkusuz çeşitli antolojilerde farklı Machado şiirleri de çevrildi. Şu sıralarda ben de yeni bir Machado seçkisi hazırlıyorum. Aşağıda Varlık okurlarıyla paylaşmak istediğim Machado şiirleri sanırım daha önce çevrilmedi.

YUKARI DUERO ŞARKILARI

- Genç kızlara şarkı -

I.

Sevdiğim bir değirmenci,
ırmağın kenarında
değirmeni var
yeşil çamlar altında.
Şarkı söyleyin kızlar:
"Dolaşmak istiyorum
Duero kıyılarında"

II.

Soria topraklarında
geziniyor çobanım.
Bir meşe ağacı olsaydım
dağın tepesinde
Bir meşe ağacı olup
uyurken ona
gölge yapsaydım

III.

Sevdiğim bir arıcı
arı kovanlarında
altın renkli arıcıklar
koşturup duruyorlar.
Ey sevgili arıcım
bekçisi olaydım
arı kovanlarının.

IV.

Karlı ve gök mavisi
dağlarında Soria'nın
sevdiğim bir oduncu
yeşil çamları keser.
Bir kartal olsaydım
izlerdim efendimi
o dalları keserken

V.

Sevdiğim bahçıvan
Duero kıyılarında
Soria topraklarında
bir bostanı var.
Ben bahçıvan karısı!
Yeşil etek giyeceğim
Mor rahibe elbisesi.

VI.

Duero kıyılarındaki
sevgili küçük kızlar
dans edin, kırmızı
gelincikler gibi
Selam olsun sizlere!
Dans edin kaval çalın
dans edin def çalın.

ŞAİR GUADALQUIVIR KÖPRÜSÜNDE
BİR KADINI ANIMSAR

Günbatımının parlak yıldızı üzerinde
gümüş bir hançer gibi, ay
pembe şafakta ışıyor
karanlık suların derinlerinde.
Taş köprünün altından akan ırmak
alacakaranlıkta usul usul,
senin adını fısıldıyor bana, ruhum
kıyılarındaki yeşil badem ağaçlarında
ilkyazın canlandırdığı
çiçeklenmiş en güzel dalı
duru sularına fırlatıp atmak istiyor.
Görmek istiyorum o dalın sulara düşüşünü,
salınışını ve yitip gidişini sularda
Gözlerim doluyor... Kalbim seninle
halka halka büyüyen dalgalarında yüzecek
Ah, bu nasıl bir akşamüstü böyle,
Alacakaranlıkta usul usul akan bir ırmak
Ve günbatımının parlak yıldızı üzerinde
gümüş gibi ışıyan bir ay.

GEVŞEK ŞİİRLER

- Şair Juan Ramon Jimenez'in "Ninfeas" adlı kitabına -

Aşklardan bir kitap
hoş kokulu, güzel
çiçeklerden
yıldızlara şekil veren zambak öykülerinden
erken açan güllerden bir kitap
ve köpüklerinden
üzgün bahçelerin büyülü göllerinin
ve hasta yaseminlerden
ve uzak
sislerinden
mavi dağların...
Unutuşun kutsallığından bir kitap
Uzakların açtığı yaraları sağaltan rayihayı,
Ruhun rayihasını söyleyen.
Ki o ruh bir çiçektir yol üstünde.
Kıymetli taşlarla ve güllerle bezenmiş
ilkyazın beyaz canavarını anlatan
bir kitap
uzak, sisli bir çayırda
kayıp...

GECEDE GÖKKUŞAĞI

- D. Ramón Valle-Inclán'a -

Gece vakti Guadarramas'dan
Madrit'e doğru gidiyor tren
Gökte, ayın etrafında
su damlalarından bir gökkuşağı
Ah, berrak Nisan Ay'ı
ak bulutları sürükleyen

Annenin kucağında
uyuyan bir çocuk.
Çocuk uyuyor ama görüyor
önünde uzayıp giden
yeşil çayırları ve ağaçlara vuran güneşi
ve altın renkli kelebekleri.

Anne, kara kaşlarıyla
bir dün ile bir bugün arasında,
sönmekte olan ateşler görüyor
ve bir ocak başı, örümcekli.

Hüzünlü bir yolcu var
tuhaf şeyler görmesi gereken,
kendi kendine konuşuyor
ve baktı mı yok ediyor bizi bakışıyla.

Karla kaplı tarlaları düşünüyorum
ve başka dağların çamlarını.

Sen ey Tanrım,
suretinde gördüğümüz, göründüğümüz
söyle bize bir gün
senin yüzünü de görecek miyiz?

FRANCISCO ROMERO’NUN DÜĞÜNÜ

Çünkü okundu
Paul'ün sözleri
çünkü bu aydınlık günde
çiçeklenmiş erik ağaçları ve pembe badem ağaçları
ve kulelerin tepesinde leylekler var
çünkü her kuş çırağıdır bülbülün
çünkü Francisco Romeo'nun düğünüdür
öyleyse şarkı söyleyelim: Gaudeamus! (*)
Bekarlıktan kalan çatık kaşlar
olmayacak artık o iki alında, fortunati ambo! (**)
Bundan böyle siz ey genç çift, daha iyi göreceksiniz
masum bir sürahi ne çok susuzluk giderir
ve keten kumaş ne çok yakışır bir sandığa
göreceksiniz huzur dolu kaç dakika var,
zaman saçtığında o sonsuz anlarını kısa kısa
Aşkınızın temeli sevgidir
-zalimin zulmünü unutmayın asla-
ve her gün bir dünya, siyah ekmek
beyaz masa örtüleri üzerinde

Bundan böyle çiçekli kırlara
dönsün ayağınızın değdiği her toprak

(*) Mutlu Çift (Virgilius'un Eneidos adlı eserinden).

(**) XIII. yüzyıldan kalma bir elyazmasında
bulunmuş öğrenci şarkısı. Sözleri şöyle başlar:
Gaudeamus igitur, juvenes dum sumus,
(Gülelim eğlenelim, madem ki genciz)

İspanyolca'dan Çeviren: Tozan Alkan

TOZAN ALKAN
Varlık Dergisi, Ağustos 2015, S. 80

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI