ELSA'YA AĞIT

1. Ön ezgi Dokunduğum tenindir dinlediğim soluğun Geçmiş günlerde kaldı artık ayrı yaşamak Sensin ortada dönen ben olmuşum uyruğun Kara günde olsun ak günde olsun Yine olmamıştın sen gönlüme bunca uzak Birlikte buluyoruz tansıklar ülkesinde Mutlak'ın rengindeki ciddi anını hazzın Ama ben uyanıp da yüzyüze geldiğimizde Fısıldarsam sana bir iç çekip de Vedaya benzer bir söz artık onu duymazsın Dinlerim kadınımın susuşunu uyurken Kollarımdaki odur ama bu yüzden orda Daha bir yitiktir o daha bir yalnızım ben Gizine yaklaşmış olmam yüzünden Yenik sayıyı gören kişi gibi kumarda Onu yine var eder görünen gün ışığı Kendinden de etkili geri veriyor bana Gölgeden kalmış ona bir hoş koku artığı Bir duyu düşüdür onun varlığı Daha gecedir sabah yine can veren ona Tırmık yedi tenimiz gündelik dikenlerden Baş ağrıtan bir ezgi oldu eski yaşamım Susadığım gözlere doymadan gelip geçen Kırık umudum sen karım göğüm sen O şakıyan suskunu on üç yıl aramışım Ezgi içtiği gibi denizde bir kavkının Esritip iç acımı on üç yıl her mevsimde On üç yıl titremişim eşiğinde sanrının O kekre otunu tadıp kaygının On üç yıl kaç tehlike savmışım düşlemimde Hey gülüm boyumuza yetişmez bizim zaman Binbir gece ne azdır sevişen çiftler için On üç yıl sanki bir gün sanki parlayan saman Altımızda düğüm düğüm kavuran Büyülü halısını kopuk ilişkimizin 3. Yıldız Burcu Ona değgin hiçbir söz olmaz büyük ve çılgın Buluttan örme giysi düşlerim ben üstünde Ve kıskancı kılarım meleği kanadının Kırlangıcı boyun takılarının Sürgün duyar kendini çiçekler yeryüzünde Dizeler öreceğim camdan ve çiçeklerden Uyak dokuyacağım tezgahında perinin Yelin ozanı olup damarımda yeşeren Yararsız yulafı saçacağım ben Koşuklar derip sana utkumu sunmak için Şiir büyür sürükler beni bir anaforda Saint-Laurent nehri gibi Niagara'yı sezen Boğulanların çanı çığlık atar sularda Bir aslan yavrusu benzeri orda Söker beni üzümü sabırlı kara yerden İşte koca övgüler ülkesi olan gökler O güzel ellerinden ışık yağar kar gibi Yıldız yıldızım benim parmağı sanki eter Gecelerim artık uykusuz geçer Senden ayıran her şey sana götürür beni Sürerken ellerinin tutkusu içerimde Nasıl tek sözcük etmem ben onlara ilişkin Onlar ki ısınmıştı nice kez ellerimde Bizde süren soğuk bir cehennemde Bahar öncüsü onlar çiçekleri yüreğin Başkaları düş kurdu güzel ellerin için Korkusuz ak varlıklar cennet kuşları onlar Kıskançça yücelttiği uzun öpüşlerimin İçinde yaşanan bunca mevsimin Değinmedim onlara tapındım da o kadar Sürüklenip gidecek gizinde bu ellerin Bizi anan aşıklar öteye çağımızdan Ama bora görmeyen güzel günü ne bilsin Serap nedir çölü görmeyen için Tanınır büyük ülke yenik düştüğü zaman Adsız yıkımlarında bu insan sevmez çağın Bağlarım aşkımızı ta ki duyup şavkında Günebakan gözleri bir sonraki kuşağın Avrupa'da süren geceye baksın Saçlarının orada çıkardığı yangında Genç bir Herculanum'un yıkım dolu göğünde Yakıcı altın saçlar sanki bir demet kolza Benim, ilk tanımlayan ilk adını veren de Gökbilime giren daha geçende Yıldız burcunu senin saçların diye Elsa Altüst edeceksin sen göğe bakan falcının Korkak hesaplarını yıldızlar dizgesinde Gök yalayan dalkavuk yazgılar yalvacının O veren tümünü kral tacının İlk yatacak köpeğe eğer mutlu askerse Umut havaalanı olup kılar belirgin Silinmiş bir yazgıyı farın on iki yerde Güzel bir uçak gibi çıkar göklere değin Yeni yıl gecesi Hieret'mizin Zindanlarda ördüğün alevden buklelerde. 6. Elsa ve vals Nereye ey düşüncem nereye baş kaldıran Diz üstü kalır Sfenks ayak yakan kumlarda Güzellik mi yitirir durağan Victoire bundan Uçamaz olunca eskimiş saldan Onu askıda tutan cumbalı taş duvarda Çılgınca bir düşünce gibi beni uçuran Hangi bilinmez valstir büyüsü çeken gönlü Duyarım bu acı çağ kayar ayaklarımdan Elsa bu müzik insanı saran Konuşan ben değilim adımlarım güdümlü Bu vals bir şarap oldu bağlarımı andıran Bu vals o şarap oldu kollarında içtiğim Saçın onun altını şiirimi coşturan Sıçrar gibi olsun bu vals duvardan Fısıldanan adındır ey dönen Elsa'm benim Orda gençlik cıvıldar günler kısa geçerdi Unuturduk Montmartre'da nice acımız varsa Gecemiz loş ışığın gizemini yitirdi Ama sevişmekten yüz mü çevirdi Aşkın yükü ne ağır döner dönecek Elsa Sonra döndü yaşamın düşten topuğu geri Nice dostlar yitirdim biri fala bakardı Düşünde süngerlerden aşktan söz eder biri Gölge kemirirdi bu garipleri Kahramanlık taslayan palavracılar vardı Açık tenli genci kız tozardığında gece Hani bize şarkılar söylemişti anımsa Biraz hava alırdık dönerken tandan önce Kaç gecemiz uçup gitti böylece Hey gidi öfkesiz çağ döner dönecek Elsa Taksitle aldığımız şu yazı makinası Her ay başı olurdu başımıza bir tasa Meteliğimiz yoktu sevmek ateş pahası Benim kaygım sende çocuk şakası Çünkü diyebilirdim döner dönecek Elsa Sonra döndü yaşamın camdan ayağı geri Yazgının çingenesi getirdi başka keman Dolaştık asık yüzlü bir dünyada her yeri O dünya tersine yürür giderdi Fonfonlarına boğuk hıçkırıklar karışan Mücevherler işlerdin kente ve akşamları Operalı elinde her şey olur gerdanlık Yırtık bez parçaları kırık ayna camları Ve şan gibi tatlı takılar vardı Us almaz güzellikte Elsa hep döner artık Götürüp dünyadaki büyük başkentlere ben Satardım bu süsleri hangi tüccara olsa Altın bulan elinde bir hiçten üretilen Bu taşlar farksızdı birer çiçekten Senin renklerindeki döner dönecek Elsa Sonra döndü yaşamın kızgın topuğu geri Neon lambalarından şimşekler geçip durdu Koyverirdi bulutsu atlar kişnemeleri Arabalar çeken tayfun benzeri Caz davulun yerine akordeon koydurdu Kötü olabilirdi işin sonu Sezar'ın Çakalları olunca parçalayacak sizi Ama hangi ses döner gömütünde Lazar'ın O garip ritmini duymakta mısın Rastlantı balosunda sürer Elsa' nın valsi Geçip gittik kasırga ve yazgının içinden Cehennem dünyadadır cennet de orda olsa Ama ürpertilerden sonra şafaktır gelen Ve aşktır ölüme artık egemen Sürer Elsa'nın valsi döner dönecek Elsa Ve yaşam gitti saptan topuğunda dönerek Gördünüz mü gözleri nasıl çocuksu onun Dünya kavgadan uzak bir güneş türetecek Savaşın defolup gitmesi gerek Ne var ki kazananı insan olmalı bunun Yeşeren umut diye tek adı var sevdamın Yeni ezgisi onun sürer bende boyuna Ey onu işitenler derininden acının Güzel yurt gençleri başınız kalksın Tek adı var sevdamın ağıtım erdi sona.

Louis Aragon
( 1897 -1982 )


( Fransa )

Çeviri : Hüseyin Demirhan

Louis Aragon, Elsa'nın Gözleri, S.163-167, 179-185, 207-217





ŞİİR PARKI