KAPI

KAPIYI ARALAMAK

Umutlar, etkiler - tepkilerle insanız.
Acılarla, sevinçlerle insanız.
Doğumlarla, ölümlerle, sevgilerle
Özgürce eğitimle insanız.

Evet, yoktan var olmadım. Neydim, nerelerdeydim, nelerden geçtim, nasıl olduysa oldu, bilmiyorum, bir de ben doğdum dünyamıza, sizler gibi insan olarak.

Durgun bir suya damladım sanki.. Halka halka genişledim. çoğaldım. Bakıp geçmedim. Gördüm, düşündüm.. Derinse indim. Dağsa tırmandım. Gökse, uçtum.. Her olayı Hocam bildim, sevdim sarıldım.. Ama üzüldüm, ama güldüm.. Her gelene kapımı, yüreğimi, aklımı açık tuttum.. Getiren oldu.. Götüren oldu.. Getirenle doldum, götürenle doldum.. Akarsular yolunu kendi bulur.. Durmadım aktım.. Bunu iyi bildim.

Kısacası Temelimden Çatıma beş ışıklı bölüm var etkilendiğim. beş Hocam var içimde şimdilik. Yeter mi, yetmez mi yaşama bağlı, aklımı kullanmama bağlı..

I.

Önceleyin, başta sayarım, kişiliğimi yoğuran, maya çalan Anamı:

Sevgi dolu, çile dolu. Kurtuluş Savaşımızın "Ya İstiklal Ya Ölüm" diyen Kadını. Göğüslerinden, İnsanlık aşkını, Memleket aşkını, Özgürlük aşkını, yudum yudum emzirten kadını. "Oğlum, dik dur - Doğru konuş - Bükülme!" diyen kadını. Öğreten, eğiten, seven, sevdiren, el veren, yol gösteren kadını. Artvin'in Koperoğulları'ndan, canım annem Emine Nesibe Arıburnu.

II.

Babam yetişir ardından:

Filistin. Galiçya, Çanakkale, Arıburnu'nda çarpışan. Kuvayı Milliyeci, Kurtuluş Savaşı savaşçısı... Uşak - Çivril yöreleri Cephe Kumandanı... Savaş içinde bile, silahsız yerli Rum halkını ölümlerden kurtaran.. Onurlu bir yaşam için ölümü yeğ tutan.. "Yoksulluk, yok edilmelidir Halkımız artık gülmelidir.. Bu eller, sallanmak için değildir oğlum.." demesini bilen.. Ölürken, tek varlığı İstiklal Madalyasını, Mustafa Kemal'in imzası ile ellerimize veren! Baş ucunda İstiklal marşı söylettiren.. Gözlerini kapamadan, Özgürlüğe selam duran, İnsan Babam, Örnek Babam, Mehmetçik Babam, Albay Mustafa Murat Arıburnu "Üsküdar 1317"

III.

Uzunun kısası:

Halkevlerimiz.. Anadolumuz.. Alınterimiz.. Dünya Savaşlarımız... Acılarıyla birlikte kavrulduğum, tüm insanlarımız.. Sizler.. Dünyamızın İnsanları.. Dede Korkutlar, Yunuslar, Bedreddinler, Karacaoğlanlar, Pir Sultanlar, Goetheler, Nâzımlar, Brechtler, Nerudalar, Nasrettin Hocamız.. Sorunlarımız.. Zorluklarımız.. Tek Partili, Çok Partili Dönemlerimiz.. Demokrasimiz.. 12 Mart, 12 Eylül, Yeryüzü.. Gökyüzü.. Kitaplar.. Dostlar.. Düşmanlar. Ve biraz da kendimiz..

IV.

Dört evliliğim.. Evlenme nedenlerim.. Ayrılma nedenlerim.. İki Oğlum.. Roma.. Paris.. Berlin.. Gene Berlin.

V.

Ausländer Weg!
(Uzaktaki Yabancılar!)

KAPIYI AÇMAK

Yaşam boyu, doğru bildiğimizi sürdürmeye, yanlışımızı, eksiğimizi düzeltmeye, azaltmaya çalışırız. Döner dolap durana değin sürüp gider çabalarımız. Gene de tam olamayız.. Ama kimin içindir, ne içindir bu uğraşılar. Bir elden alıp öbürü ile vermeler ne içindir biliriz.

Bazı söyleşilerimde, şöyle bir benzetmeye yer veririm, hoş görüle:

Bir ağacın, kökü, gövdesi, dalları Halksa, Onun meyvaları da, Ozanları, Yazarları, Çizerleridir.. Sanatçılarıdır.. Düşünürleridir..

Elma ağacında elma yetişir.. Meyvaların özü, özelliği, lezzeti, önce köklerinde oluşur.. Mayalaşır.. Gövdeler, dallar, yapraklar, katar katabildiklerini meyvalar için..

Son işlem, son çaba, son kaynaşma, meyvada yürütülür.. Tüm emekler onda şekillenir, onda güzelleşir onda görünür, onda renklenir. Acıdır, tatlıdır, buruktur..

Kökler öğünür, meyvalarım diye; meyvalar öğünür, dallarım, gövdem, köklerim diye...

Sürüp gider bu doğal gelişim, bu doğal dayanışma, bu ortak çaba, ortak sevgi, sessizce, kardeşçe...

Evet, Elma ağacında Elma yetişir.. Yetiştiren kökler görünmez, Elmalar görünür. Elmalar da sırtını dönmez, ağaca arka çıkar, koskoca ağacını çekirdeğinde gizler, yüreğinde korur, kollar, çoğaltır..

Meğer ki bir ağaca ters aşılar yapılmasın, ürünler yozlaştırılmasın, doğal gelişim saptırılmasın, kökler başka, meyvalar başka konuşturulmasın

İnsanlar Sevgisiz, İnsanlar Onursuz, İnsanlar Ezilmiş, buruk, çaresiz bırakılmasın. Çağ dışına kayılmasın. Güzel emek, kutsal emek sevilsin, sevdirilsin.. Eğriler eğitilsin.. Doğruya, gerçeğe saygı duyulsun.. Özgürlük horlanmasın. Toplum durdurulmasın. Kokuşmasın. Aksın.

Yamuk eller, çirkin eller, Hayın eller kırılsın!..

Berlin, 15 Haziran 1982

ORHON MURAT ARIBURNU
Buruk Dünya, S. 7-10

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI