DÖRTLÜKLER
TOPLUM ÜSTÜNE
Cellat uyandı yatağında bir gece
"Tanrım" dedi "Bu ne zor bilmece:
Öldürdükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."
1974
Yıllanmış bir ağaç gibi köklü, gür
Yalan hiç yıkılmayacakmış gibi görünür
Hükmü verilmiştir oysa:
Yıkılacak. Çürümüştür.
1972
Eskidenmiş sabredip murada ermek
Şeyhin kerametini bekleyerek
Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum
Erdemdir bazen, sabretmemek...
1974
Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale
Düştü birbiri ardına atlar, filler
Ama şah hâlâ direnmekte
Yeni taşlar bulundu çünkü: Köpekler...
1972
Burjuvalar kocaman duvarlarla
Çevirmişler avlularını
Ama bir kiraz ağacı gördüm geçen gün
Dışarı uzatmıştı en çiçekli dalını.
1972
Dilencilerin akordeonları
Bir romantizm katıyor Avrupalı'nın hayatına
Bu bana klâsik müzik dinlemesini anımsattı
Nazilerin, toplu imhalar sırasında...
1972
Dostları özlemle kucaklamayı unutma
Çocuk sevmeyi, çiçek koklamayı unutma
En zorlu anındayken bile kavganın
Gökyüzüne bakmayı unutma.
1972
Kızıma Mektuplar, S. 11-17
İlk ve son dörtlüğü sesli izlemek için tıklayınız.
AŞK, DOĞA, YAŞAM VE ÖLÜM ÜSTÜNE
Hayale, düşe, doğa ötesine karnım tok
Cine, periye, tanrıya, iblise karnım tok
Adam gihi yaşadım şu dünyada diyebilsem bir gün
Gerisine karnım tok
1974
Odan, kitapların, duvarda resimler
Bahardır, bir kuş şarkısını söyler
Sanırsın böylece sürüp gidecek bu
Nasıl öyle sandıysa senden öncekiler
1974
Başlarım işime sabahın aydınlık şarkısıyla
Her gün, her an hesaplaşırım ömrümün kiriyle pasıyla
Şiirimin bungun sesi dipten yüze zonklar durur
Ölür gider miyim diyeceklerimi diyemeden korkusuyla
1982
Ölüm düşüncesinden
Ürküntü duymazdım belki
İki tarih arasına sıkışmak
Onurumu incitmeseydi...
1976
Gök sanki eriyecek mavilikten
Çimenler uykulu ve sıcak
Bir kadın geçiyor
Çıplak ayaklarını kalbime basarak.
1972
Durdum baktım arkandan sen giderken
Bana bir hoşça kal bile demeden giderken
İnsan neler duyar anladım o zaman
Can alıp başını benden giderken.
1974
Sevdiğim
Sonsuzca yitirdiğim ender çiçek
Geri kalan yılları ömrümün
Seni anımsamama yetmeyecek.
1976
Kızıma Mektuplar, S. 24-30
ADALET YÜRÜYÜŞÇÜLERİNE
Dağ başını duman almış
İşimiz zor, vaktimiz dar
Vatan ağır yaralanmış
Yürüyelim arkadaşlar
YÜRÜMEK
Yaşamı keşfe çıkmaktır
Ve hep yeniden tanımak kendini
İçinde gün ışığı gibi kıpırdar
İlk adımlarını atan bebeğin sevinci
AHMED ARİF GİBİ
Kulak ver kurbanın iniltisine
Sor hesabını yükselen feryadın
“Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın”
NÂZIM HİKMET GİBİ
Yürümek daima, daima ileri
Tükeniştir çünkü yerinde saymak
“Yürümek, yürümeyenleri
Arkanda boş sokaklar gibi bırakarak”
SHAKESPEARE GİBİ
Zulüm önce zalimi çürütür
Bunca kötülük, nefret, kin
Gün gelir orman bile yürür
Onu alaşağı etmek için
YAŞAMI SAVUNMAK
On binler, yüz binler, milyonlar
Genci, yaşlısı, kadını, erkeği,
Yaşamı savunmak için yürüyorlar
Dallara yürüyen özsu gibi.
Cumhuriyet, 8 Temmuz 2017, S. 1, 6
Ataol Behramoğlu ( 1942 - )
|