AŞK

sen ateşsin, hiçliğin inşa ettiği arzu, acı dolu ve parlak, çölde kaybolan gün iskelesi ağacın yelesindeki akşam geyik boynuzundan aya tırmanan eğrelti otu, kırılgan ve uçucu alev, tülsün sen ömürsüz hazzı yanılmaların tatlı ormanda telaşsız duman yalan yemişi adil ve bilge toprağın altın eşikli dağda yankısın sen, ıssız koruda rüzgâr efsaneler yazan fısıltısı zamanın yer altı cennetisin, Hades’in vaveylası buz tutmuş çayırsın ateşin köklerinde sen isteksin, narda kanayan bıçak tere sinen kırmızıdaki koku kösnül çiçek canın tene sunduğu karanlıksın, kaf dağında evsiz kuş kadar yalnız, düşleriyle dans ederek yanan tek kanatlı gecede kor ve külsün aynı gülün geçmişinde büyüyen tinin gizli tarihi ak tarihi, yok tarihi, korun ipek eliyle külü eşeleyen derin tarihi ölümün tuzusun sen şafakta uyanan bir çığlık gibi Troya’da Helen’sin, Antartika’da çimen tozda dünya arayan Kentauros sürüsü hayatsın sen Nymphe’sin, tohumda bekleyen meyve mürver gölgesinde yeşeren rûya ihanetsin, Kirke’nin güzel sesi bir gülüşün içine saklanmış ejder sevinçsin sen sevinç perilerinin gözlerindeki keder unutulmuş yalanlardan dökülmüş unutulmuş anlardan sökülmüş hançer gibi çıplak, gibi kirli ve safsın gömülü çalgıların çıngır telinde hep yarıda kalan kırık şarkısın.

Ayten Mutlu
( 1952 -       )

İstanbul’un Gözleri, S. 44-45





ŞİİR PARKI