GİTTİĞİN GÜNDEN BERİ
uçak havalanınca gökyüzü ışıl ışıl
uzayın derinliği ufukları karartır
uğurladığım yolcu sanki yitik bir yüzyıl
ne bahçe o bahçedir, ne de ıtır o ıtır.
davul hasreti çalar
zurna kulağı yalar
ıslak kara hülyalar
gittiğin günden beri
eve döndüm ev bomboş, aynada bet beniz yok
duvarlar surat asmış, kapılar uyukluyor
bir gemi yapıyorum, yüzdürecek deniz yok
pencere pervazları gideni sayıklıyor.
gün kısalır, gün uzar
aşıklar dertli-bizar
takvimler mezar kazar
gittiğin günden beri
resminin üzerine sarı bir perde çektim
rüzgar öksürüp durdu vaktin burnu akıyor
masmavi düşlerimi mavi göklere ektim
aklım ayağa kalkmış yüreğime bakıyor.
kumrulardır hû çeken
kökünü yemiş köken
yurtsuz yuvasızım ben
gittiğin günden beri
ağız mızıkam ile çaldığım sürgün hava
bir kurt pençesi gibi yüreğimden yakalar
yeşermeyi beklerken kurudum, döndüm kava
uzaktan göz kırparlar geçip giden takalar.
diriliğim ayakta
umut eker her vakte
gönlüme derim bekle
gittiğin günden beri
10.02.2014
Bahaeddin Karakoç ( 1930 - 2018 )
Akra, Mayıs-Ağustos 2014, S. 46
|