ŞAFAKLA GELEN

Herkesler uyuyordu. Arabalar, kaldırımlar, bomboş şişeler, duvarlar.. Şehir bin yıldır yorgun bir adam kadar derinde uyuyordu.

Mimozalar üşenen güneşe öykünüyordu.. Bir de beyaza, Parlak, soğuk ve ölümcül.. Doğacaktı kuşkusuz.. Griye dönük bir cıvıltısında suyun Perdelerin kıvrımlarında saklı eski bir saltanatı özlemle karıyordu. Gökte bulut, bulutta at, atta balık, balıkta yürek, Yürekte yaşlanmış bir çocuk büyüyordu.

Griye dönük bir çığlığında sabahın Yürek dağların hengâmesine; kuzeye kayıyordu... Doğacaktı gün.. Doğacaktı. Nazlanıyordu..

Bir sulu serzeniş sızıyordu kapıdan, pencereden; Yılışmalar sızıyordu, Sahte gülüşler, sözde masumiyetler...

Kâğıtta bekaret; kapının ardında mahremiyet öylece duruyordu...

Philadelphia oldu, Ve Atlantis.. Ve hatta kapı gıcırtısı.. Ocakta kahvenin kokusu oldu sonra, Yere düşen uzamış kül; Kitapta ayraç oldu.. Gürültü oldu kulaklar dolusu Tarlada başak, aslanda yele oldu. Koşuşturma oldu nereye olduğu bilinmeyen Çayın demi, komşunun kedisi, “Var mıdır nalçaları sevincin? ” oldu.. Sığamadı kabuğuna; gidip Çin Seddi oldu..

(Ex oriente lux...) Ne güzel oldu..

Betül AKDAĞ
Bu şiir, Eylül 2003'de düzenlenen 'Antoloji.Com - Editörün Seçimi' şiir yarışmasında "Üç Yıldız"a layık görülmüştür.

 




ŞİİR PARKI