HABER VE SAVAŞ

3. var bir imha endüstrisi adına savaş dedikleri ne korunası doğa insafa getirebilir ne yeni keşfedilmiş çevre muhabbeti inceltilmiştir çocuk ve kadın resimleriyle dopdolu haberler karmaşası sarf malzemesi ve bedeliyle hesaplanmıştır üreticisi ve tüketicisi ülkeleri borçlandıran ve borçlandığı sürece kaldırmak için duran alçaltmak için dönen değerleri büyük kırımlara yol açan büyük oyuna barış denildiğini de öğrendik yirminci yüzyılda ulus aşırı kanalları paranın zora girip damar daralması hastalığına yakalandığı her defasında kapasite artırdı imha endüstrisi (ateşini düşürmeye yetmediyse elbet aldığı silah siparişi) ne mücadele payı bıraktı bir tarafta; ki anlamı artsın geride kalan hayatın eski savaşlardaki gibi. ne saldıranda can pahasına olmanın şerefi İskender'in ve Darius'un karşısında Gallia'da Sezar'ı arkalayanlar arasında moğol akınlarına karşı Bağdat'ta canını dişine takmış insanlar vardı onlar ki beşerin ölüm oyununda karşılıklı hırıltı bıraktıkları havayı soluyarak her harekette hayata sarılmışlardı yakın döğüş tabloları bugün bile acıtıcı ama bugünkü kapışmadan daha az alçaltıcı çünkü insansızlaştıran bir imha endüstrisi var şimdi, kendi tarafını tutanlar dahil elinin altında bulunan her şeyi ve asla aldırmayan öte taraftaki insan ve mekan varlığına, havanın solunan hacmından uzak durarak adı konulmadan gizlice barbarlaşmaya insanı insanlıktan çıkaran oyun adına bunca sofistike planlayıştan sonra yitirilmiş bir incelik payı çıkıyor tarihlerin yazdığı barbarlığa. barbarlık olarak o yazıla gelenler ki; sonradan okuyup tanığı olanlara nefret değil verdiği his; hedefsiz hayıflanma ve biraz sevgi biraz merhamet olan nefes nefese sahnelerin hikayesi, insanlık yazgısının ardında ölüm pahasına olmanın derinliğini verdi bazı savaşlar yaklaştırır hâtırasına hakkında yazılı olanı her okuyuşta, içinde bulunmayanı alır yanına hakkın, biri tarafından hak edilişinin kanıtı. gurur gizlice silinirken zaferi tatmış bilgeliğin vakarı, savaşı zihinlerde kalmaya değer kıldı. hakkın apaçık göründüğü yerde, hak kaybolurken kütük gibi sel önünde evini ve yurdunu korumaya azmeden, ya direnmiştir bir baskın girişiminde ya bir fesat yuvasının tepesine binmiştir ya da varlığını ispat etmeye icbar ile azmettiği yol üzerinde, hayati bir durumun aşıp geçilmesiyle kahramanlar belirmiştir som hayatı sınayarak ölümün eşiğinde sükunda ve taşkınlıktaki bilgelikte, hak yoksa gerçekleşemez kağıt üzerinde ışımalıdır dirseklerin ve dizlerin ferinde öyle olmasa hakkı var herkesin derdik, mesela okyanustaki balıklar üzerinde oysa bakalım hakkın hak edildiğinin kanıtı nerede? vardır eski savaşçıların bir af çerçevesi haktır affa çerçeve çizen, zihnimize yerleşen ve anılmaya değer dedirten hak etmeyene bile ders veren hikayesi hikaye olmayan savaşların, şu zalim bile denilemeyen zalim imha endüstrisinin çağdaşlığından önce savaşı unutturmayan, şeref hissesidir; yok olmamak için başkasını yapamayan, hikayede efsanede ve geçmişin gerçeğinde varlığını korumak adına canını dişine takanların, umudu bir saatten öteki saate taşıyanların ve umuttan çıkmış olanların, uyanırken her nasılsa içinde bulunup bir savaşın, varoluştan kopmayanların şerefi ki dokumuştur hem yürekteki sığınağı hem dışındaki barınağı o şeref, dengeye getirmiştir tek insanın benliğinde, küçük savaşlarla büyük savaşımı böylece bazılarına göre gerçekliği bulunmadan savaşların temeline yazılan büyük ideallerin gergefini.

Ebubekir Eroğlu
( 1950 - )

Berzah, S. 350-353





ŞİİR PARKI