Cythère'e Bir Yolculuk, Antoine Watteau


CYTHÈRE'E BİR YOLCULUK

Yüreğim, bir kuş gibi, cıvıl - cıvıl, başı boş, Süzülmüş, uçuyordu çarmıhların yanında; İlerliyordu gemi, bulutsuz gök altında, Pırıl - pırıl güneşte, bir melek gibi, sarhoş. Neresi bu kapkara, bu hüzün yüklü ada? Diyorlar: Şarkılarda ün salan Cythère’dir bu. O yaşlı bekârların bayağı hayâl yurdu, Ama, bakın, sonunda yoksul kalmış bir kara. — Sen, gönül şenlikleri, tatlı sırlar adası! Haşmetli hayâleti eski çağ Venüs’ünün, Koku gibi yayılır denizlerine bütün, Doldurur hep sevgiyle, baygınlıkla ruhları. Her yanın çiçek dolu, yemyeşil mersinlerin, Her çağ sana tapardı uluslar, güzel Ada, Sanki gül bahçesisin, yayılır toprağında, Tütsü gibi, ahları sevdalı gönüllerin, Bir yaban güvercinin dinmez ötüşü gibi. — Cythère, artık, en çorak bir topraktı dünyada, Ürperen bir taş çölü, acılı çığlıklarla. Fakat gözümde tuhaf bir karaltı belirdi! Ağaç gölgelerinde bir mâbet değildi bu, Çiçeğe tutkun o genç rahibenin gezdiği Geçici meltemlere açıp da eteğini, Tutuşarak sır yüklü alevlerle vücudu. Ve işte geçiyorken kıyının tam yanından, Ak yelkenlerimizle ürküterek kuşları, Gördük ki o karaltı, üç kollu darağacı Kara rengiyle, gökten, selvi gibi ayrılan. Tünemiş, vahşî kuşlar avlarının üstüne, Yaşlı bir asılmışı hırsla paralıyordu, Murdar gagalarını ok gibi saplıyordu, Delik - deşik cesedin kanayan her yerine; Gözler iki delikti, ve ağır bağırsaklar, Akmıştı kalçalara, içe göçmüş karından Cellâdlar, tıka - basa iğrenç tadlara doyan, Onu gagalayarak nasıl da budamışlar. Ve dibinde, bir sürü dört ayaklı hayvan var, Döner - dolaşır, kıskanç, burunları havada; Hepsinin en irisi, cellâd gibi, ortada, Telâşlı, ve çepçevre etrafında yamaklar. Güzel göğün çocuğu, sen Cythere’in insanı, Bir cezasıymış gibi alçak inançlarının Ve kabri sana yasak eden günâhlarının, Katlanır sövgülere, açmazdın hiç ağzını. Gülünç ölü, çektiğin bu acılar benimdir! Görünce sağa-sola sallanan her yerini, Tâ dişlerime kadar bir kusmuk gibi geldi, Eski acılarımın safrasından bir nehir. Karşında, anısını aziz bildiğim insan. Duydum gagalarını delici kargaların Bütün çenelerini o kapkara parsların, Bir zamanlar, etimi doymadan parçalayan. — Gökyüzü ne güzeldi, ve deniz tam süt - liman; Ama gözümde artık, her şey kara, kanlıydı. Yazık! Kalın bir kefen sarmıştı her yanımı, Yüreğim gömülmüştü bu benzerliğe o ân. Venüs! Ayakta duran tek şey senin adanda, Sembolik bir sehpaydı, asılan da hayalim.. Ne olur! Bana kuvvet, cesaret ver, ey Rabbim! Tiksinmeden bakayım, kalbime, vücuduma!

Charles Baudelaire
(1821-1867)


( Fransa )

Çeviri: M. Faik Ozansoy - M. Sezgin

Taha Toros Arşivi, 001513055006



ŞİİR PARKI