PANİK
Artık ıssız kırları bıraktı Pan;
Şimdi birçok ülkelerin milyonluk kentlerinde,
Asfaltlarda, betonlarda dolaşıyor,
Kızgın, uzun yazların öğlen saatlerinde.
Blok apartmanların şahane katlarından
En çalımlı taşıtlara atlıyor.
Devcileyin arkalar, koskoca bankalardan,
Yanında yardakçılar, yaşıyor.
Sessiz, dilsiz kimseleri kestiriyor gözüne,
Dişlilerden kaçıyor.
Fabrika duvarları sağır kale kapıları,
Yılgın yorgun adamlar, bezgin ürkek kadınlar,
Çullanıyor onların az ekmek sevincine.
Değil yalnız yazların kızgın sıcaklarında,
Hemen her gün, hele büyük kentlerde,
Bulvarları tarıyor, hain gülüşleri sessiz.
Pan’la karşı karşıya, gözleri kararıyor
Katı cıvık asfaltta, yalınayak bir işsiz.
Yoksullar, açlar, hastalar sürünürken
Kentlerin göbeğinde, kuytu köşelerinde;
Hıncını alamamış sanki insanlardan
Uygarlığı zalim, daha da azıtıyor
Atom bombalarında, uzay füzelerinde.
Yarınlar? Gizli kara gazte haberlerinde
O varsa ekmeklerde, sularda ağulu
Hattâ çocuk yüzlerine düşmüşse gölgesi,
Keser bizim gibiler yarınlardan umudu.
Renklerde, emeklerde, ırklarda..
Yahudiler, işçiler, Zenciler.. Pan!
Şu dünyada insanca yaşamak da yoksa
Ne kalıyor geriye, yüzyıllardan?
(Varlık, 584, 15 Ekim 1962)
Behçet Necatigil
( 1916 - 1979 )
Sevgilerde, S. 173
|