KEREM İLE ASLI

Bir gün Kerem varmış ki — Yol yorgunu, hâl bilgini — Varmış ki keşişin bahçesine Gül kokuyor ortalık. Aman her gül böyle kokmaz Görür Kerem bakar bakmaz Bahçenin ortasında Sarı mıdır al mıdır Adı Aslı Güller hanıdır nesli. Göreyim diye bizim Kerem Vurmuş gül çiti kapısını Çağırmış Aslı'nın anasını. "Hele garip yolcu ne var?" Diye sormuş Aslı'nın anası Ne ola? "Dişim ağrıyor hala Gel sen çek şu dişimi.” "Ben bilirim işimi” Deyip keşişin karısı Asılmış Kerem'in dişine Başucunda durur Aslı Elinde su tası. — Daha görmeye bir yol var mı? — Aman hala, şu dişimde Ağrıyor, al çek gitsin Demesiyle, vermiş bir dişini de Bir diş, üç diş, dokuz diş Bakmaya doyamayınca Aslı'nın gül dalı uzadıkça Uzamış iş Çektirmiş otuz iki dişini Kerem Bakıp bakıp ay yüzüne Sevmeler gecesi Aslı'nın. Seğirtip Doğu Beyazıd düzüne Bulmuş Aslı'nın babasını Ben otuz iki dişimi verdim Sen ver bana bir kızını Deyip Aslı'nın isteyicisi olmuş. Keşiş vermemiş kızını. Kerem varmış kale beyine Saz çalmış, söz dökmüş Ne ise bey çağırtıp keşişi Etmiş gönlünü Kurmuşlar yaz çardağına düğünü. Sıra gelmiş murat almaya Başlamış Kerem saz çalmaya Ve de Aslı'nın düğmelerini çözmeye Çözdüğü her bir düğme İliklenirmiş yeniden Yaz bahçesi göğsü Aslı'nın Kapanırmış durmadan. Keşiş'in yaptığı büyü İliklermiş çözülen her düğmeyi. Âşık Kerem gül yanında Kavuşamazmış gül dalına Çetin bir iştir Ve güçtür Aşkın böylesi Aaah! diye çıkmış Yanık ve özlemli sesi Yüreğinden, yanmış yüreği. O yanış, bu yanış Kerem alev alıp yanmış Ve de o sıra, Aslı, kara ece saçlarıyla Süpürmeye Âşık Kerem'in küllerini De ki özlem dolu kıvılcım güllerini Kalkmış doğrulmuş Ki saçları tutuşmuş Âşık Kerem'in çırasıyla Yanmış ki güzel Aslı Bir ateşten gül olmuş Âşık Kerem ile Aslı güzel, kül olmuş.

Ceyhun Atuf Kansu
( 1919 - 1978 )

Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi Haziran 1969, S: 213, S. 205-206




ŞİİR PARKI