BENİM KALBİM
Bir civan bir siyâh meşcerenin
En karanlık yerinde yatmıştı;
Başını bir garîb şeb-perenin
Zıll-ı şeb-rengine uzatmıştı.
Nevhalar, giryeler, şikâyetler
Ana olmuştu câme-hâb-ı huzûr.
Bir müebbed şeb-i siyeh-peyker
Onu etmişti ser-girân-ı fütûr!..
Gönlü ağlardı gülse çeşmânı;
Gözüne yaş gelirdi güldükçe;
İncinirdi hayâl-i giryânı
Gözünün yaşları döküldükçe.
Rûy-ı zerdindeki uçukluktan
Mütehâşî olurdu berg-i hazân;
Leb-i zârındaki donukluktan
Lâl ü hayran kalırdı hep murgân!
Sinesinde halîde bir hançer
Sallanırdı teneffüs ettikçe;
Rahm ile titreşirdi hâk ü hacer,
Onun enfâsını işittikçe!
"Kimdir âyâ bu hasta-ı muğber?"
Diye ettim semâya isticvâb;
Eyledi bir perî-i zerrîn-per
Âsmandan şu yolda bast-ı cevâb:
"Gördüğün dil-şikeste-î takdir,
Bil, senin kalb-i nâ-ümîdindir!
Öyle takdir eder ki Rabb-ı Kadir,
Ebedî hastedir dil-i şâir!”
Cenap Şahabettin ( 1870 -1934 )
Evrâk-ı Leyâl, S. 207-208
|