XX. yüzyıl Türk Âşık Edebiyatının önde gelen aşklarından Murat Çobanoğlu, yakalandığı ölümcül hastalıktan kurtulamayarak 26 Mart 2005 günü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde dünya değiştirdi. Cenazesi, memleketi Kars'a götürülerek 29 Mart 2005 günü törenle toprağa verildi.
Âşık Çobanoğlu, 1 Kasım 1940 tarihinde Kars şehir merkezinde doğdu. Babası ünlü aşklardan Âşık Gülistan (1900-1972), annesi ise Lale (Lala) Hanım'dır. Dedesi Sadık Ağa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaş öncesi Revan'dan Kars-Arpaçay'ın Koçköyü'ne yerleşmiş, tarımla uğraşmıştır. Âşık Gülistan, Koçköyü'nden Kars merkezine göç etmiş, çiftçilik ve ticaretle geçimini sağlamıştır. Soyadı Kanunu çıkınca, aile lakabı olan Çobanlar'dan dolayı Çobanoğlu soyadını almıştır.
Âşık Çobanoğlu, Âşık Gülistan'ın üçü kız, beşi erkek sekiz çocuğundan altıncısıydı. Bir buçuk yaşındayken annesini kaybetti. Baba, teyze ve halası tarafından büyütüldü. Babası, annesinin yokluğunu duyurmamak için onunla daha çok ilgilendi. Yanından ayırmaz oldu. İlkokul öncesi, bağlama ve türkülerle tanıştırdı oğlunu. Küçük Murat, daha 11 yaşındayken bağlama çalmaya başladı.
1952 yılında Kars Gazi Ahmet Muhtar Paşa İlkokulunu bitirdi. Babası tarafından Kars Merkez Ortaokuluna yazdırıldıysa da öğrenime başlamadı. Babasının yolunda yürümek istiyordu. Bu sırada babası, âşıklığın yanında çiftçilik yapıyor, kışın ot ve saman satıyordu.
1952 yılı yaz mevsiminde ailesiyle Kars Yaylası'na giderlerken, arabadan inip bir çeşme başında uyuyakaldı. Gördüğü düşte derviş elinden bade içti. Uyandığında ağzından şiirler dökülmeye başlamıştı. Babası, onu bulduğunda durumu hemen anladı. Oğluna bildiği her şeyi öğretmenin zamanı gelmişti. Oğlunun ilk ustası oldu. Âşık makamlarını, halk hikâyelerini, şiir-türkü söylemenin inceliklerini öğretti ona.
Çobanoğlu, aşıklığa başlayınca önce "Devranî" sonra "Yananî" mahlaslarını kullandı. 1963 yılında Âşık Reyhanî'nin tavsiyesi üzerine "Çobanoğlu" mahlasında karar kıldı.
1957 yılında Kars'ta âşıklar arasında yapılan şiir yarışmasında, "Şanlı Karsımız" redifli şiirleriyle birinci olarak ilk büyük başarısını gösterdi. Aynı yıl Çıldırlı Âşık Şeref Taşlıova ile tanıştı ve ünlü bir âşık ikilisi doğdu. Posoflu Müdâmî, Güreşkenli Nihânî, Kağızmanlı Cemal Hoca, Ardanuçlu Efkârî, Dursun Cevlânî, İlhami Demir ve Şavşatlı Deryâmî gibi âşıklarla tanışarak, meclislerinde bulunarak âşıklık sanatıyla ilgili bilgilerini, yeteneklerini geliştirdiler.
1964 yılında Kars Radyosunun açtığı sınavı kazanarak Âşık Şeref ile birlikte program yapmaya başladı. 1966 yılında Feyzi Halıcı tarafından Konya'da ilk "Türkiye Âşıklar Bayramı" düzenlendi. Çobanoğlu, bu ilk bayramda atışma ve türkü dalında birinci oldu. Babasından öğrenip söylediği "Kiziroğlu Mustafa Bey" türküsüyle bir anda herkesin dikkatini çekti. Ölünceye kadar, Konya'daki bütün Türkiye Âşıklar Bayramlarına katıldı. Atışma, dudakdeğmez, türkü, muamma, halk hikayesi ve yılın yedi şiiri dallarında yüzden fazla birincilik kazandı. Türkiye'nin diğer illerinde düzenlenen Âşıklar Şölenlerinde de başkonuk Çobanoğlu ve Taşlıova oldu. Radyo ve TV programlarında en çok onlara yer verildi.
Konya'da kendisini Türkiye'ye tanıtan ve sevdiren Âşık Çobanoğlu, 1970 yılında itibaren yurt dışında da çalıp söylemeye 'başladı. Avrupa'ya, özellikle Türk işçilerinin çalıştığı ülkelere, davet üzerine birçok kez gitti. Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İsviçre, KKTC en çok gittiği ülkelerdir.
1991 yılında Âşık Şeref Taşlıova ile İngiltere'de düzenlenen Dünya Halk Hikayeleri Festivali'ne katıldı. Devlet tarafından da birçok kez yurt dışına gönderildi. Hikayeleri ve türküleriyle 20 kadar ses kaseti, plak ve CD doldurdu. "Kül Etmedi mi?" ve "Dön Baba" plaklarıyla iki kez "Altın Plak" ödülünü kazandı.
Şiirlerinden 330'u Yard. Doç. Dr. Ali Kafkasyalı tarafından bir araya getirilerek Âşık Murat Çobanoğlu - Hayatı Sanatı Eserleri (Ank. 1984, 666 s.) adlı kitapta yayımlandı. Şiirlerinde işlediği başlıca konular; Allah, Hz. Muhammed, vatan-millet-bayrak, tabiat ve insan sevgisidir. Ülke sorunlarını, sosyal konuları halkın gözü, kulağı, dili olarak yansız bir bakış açısıyla ele almıştır.
Çobanoğlu, sazının-sözünün güçlülüğü yanında iyi bir halk hikâyecisiydi. TDK'nin "Türk Dünyası Destanlarının Tespiti, Türkiye Türkçesine Aktarılması ve Yayımlanması Projesi" çerçevesinde kendisinden 1998 ve 1999 yıllarında, kamera ile Melikşah, Köroğlu Hazerân Kolu, Köroğlu Kiziroğlu Mustafa Bey Kolu, Ahmet ile Mehmet ve Gürün Beyi hikayelerini derledim. Ayrıca, 26 Haziran 1998 günü hayatı ve hikayeciliğiyle ilgili bir görüşme yaparak yine kamera ile 8 mm. filme kaydettim.
Dr. Kafkasyalı'nın kitabında belirtildiğine göre (s.121) şu 12 halk hikayesini tasnif etmiştir: Saraç İbrahim, Hamit Han ile Melek Sultan, Ahmet ile Mehmet, Cünun ile Dertli Sultan, Murat Han ile Peri, Adil Şah ile Lâle Sultan, Pervane, Emir (Emri) Eraslan, Âşık Tüccarî, Bayburtlu İrşadî, Yaralı Şahin, Diyarbakırlı Hüseyin.
Bu hikayelerin dışında, anlattığı usta malı halk hikayeleri şunlardır: Necip ile Telli, Emrah ile Selvi, Hasta Hasan, Kerem ile Aslı, Köroğlıı İlk Kol, Köroğlu Bolu Beyi Kolu, Köroğlu Hasan Paşa Kolu, Köroğlu Kiziroğlu Mustafa Bey Kolu, Köroğlu Son Kol, Köroğlu Hasan Bey Kolu, Âşık Garip, Asuman ile Zeycan, Alkan ile Peri, Deli Kurt, Melikşah, Salman Bey, Seyfi bin Zülyezen.
Çobanoğlu, âşıklık geleneğini yaşatmak için 1971 yılında Kars'ta bir âşıklar kahvesi açtı. Bu kahve "Çobanoğlu Gazinosu" olarak ünlendi. Kars'a gelen konukların ilk uğradığı yerlerden, kültür ocaklarından biri oldu. Yine geleneği yaşatmak amacıyla çıraklar edinip onları yetiştirdi. Anili Hakkı Viranî, Mürsel Sinan, Ârif Tellioğlu, Ilgar Çifçi yetiştirdiği çıraklarıdır.
Hayatı ve sanatı üzerine Atatürk Üniversitesinde İbrahim Balcı'nın bitirme tezi (1992) ve Erciyes Üniversitesinde Dr. Bayram Durbilmez'in yüksek lisans tezleri (1993) bulunmaktadır. Yard. Doç. Dr. Ali Kafkasyalı bu tezlerden de yararlanarak 1998 yılında Âşık Murat Çobanoğlu kitabını yayımlamıştır.
Âşık Çobanoğlu, her yerde kendisinden öğrenim durumunun sorulması üzerine 1987 yılında ortaokulu, 1992 yılında da liseyi dışardan bitirdi. Üniversite giriş sınavlarına katılıp Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesine kaydını yaptırdı. Yurt içi ve dışı seyahatleri ve Kültür ve Turizm Bakanlığındaki görevi dolayısıyla yüksek öğrenimini tamamlayamadı.
1990 yılında Âşık Şeref Taşlıova ile birlikte Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in isteği üzerine sınavla Sivas Devlet Türk Halk Müziği Korosu Sanatçılığına atandı. Bakanlığın yurt içi ve dışı faaliyetlerinde görev aldı. Yaşasaydı Kasım / 2005 ayında yaş sınırından emekliye ayrılacaktı.
Yıldız Hanım'la evliliğinden (1958), iki kız, iki erkek evladı bulunmaktadır: Şentürk (1961), Nasibe (1968), Nesrin (1971) ve Ozan Umut (1980). Çocuklarının da şiir söyleme ve müzik yetenekleri vardır. Oğlu Şentürk'ün, babasının ününü sürdürmesi beklenmektedir.
Kars Belediye Başkanlığı, âşığın ününe yakışır bır anıt-mezar yaptırma kararı almış olup 6 Mayıs 2005 tarihinde inşaat bitirilecek, 6-8 Mayıs 2005 tarihleri arasında Kars'ta büyük bir Âşıklar Şöleniyle Çobanoğlu anılacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı 10 Mayıs 2005 tarihinde İstanbulda bir anma töreni düzenleme hazırlığına başlamıştır. Konya Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Feyzi Halıcı da, 2005 yılı Türkiye Âşıklar Bayramı'nın Çobanoğlu anısına düzenleneceğini ilan etmiş bulunmaktadır.
Âşık Çobanoğlu, Türk Âşık Edebiyatında saygın bir yer edinmiştir. Ünü, hizmetleri meslektaşlarının dillerinde, tellerinde yüzyıllar boyu yaşayacaktır. Durağı cennet olsun...
NAİL TAN
Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi
Mayıs 2005, S: 641, S. 455-457

ŞİİRLERİ