TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK Seslenir seni bana "sonsuz" Der ki çoğal, Der ki uzan mutluluğuna Usun, iyiliğin, doğruluğun, Bir bilinmeyenden Bir bilinene dek Türkçe, varolduğumuz. Türkçe, nice desem seni, Onca güzelim. Görünmek, derinleşmek, Dolmak; Seni düşünürüm, düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal, Anlarım onca. Bir bölü beş, bir bölü dokuz, Bir bölü bin üç: Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır, Ta doğudaki balık, Duyar kokusunu Ta batıdaki yoncanın. Seslenir seni bana yakın uzak, Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline, Tutsak uluslar var ya geceler boyu Onlar için, Yitik özgürlükler için, Türkçe, haykırmak. O süre yaradılış dar iken Düz iken, yassı iken, Daha'lar, Daha'lar, Daha'lar daha'lara karışmış, Sınırsızlığın getirmiş yarınları. Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta, Diyemez iken, Artısı eksisi almış götürmüş Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını, Sıcak uzun Bir kişiler geleceğine. Seslenir seni bana bir duru su, İçinde masallar, uygarlıklar saklıyan, Eski ozanlar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara, Yankılanır Alandan alana, uçsuz bucaksız, Evrenden akınlarının uğultusu. Ama bağışla beni, unutmuşum, Yıldızını, güneşini, ayını, utanmadan. Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarında çırılçıplak, Unutmuşum ana demesini bile, Öykünmüşüm türküsünü ellerin, Ağzıma bir kara düşmüş, bağışla beni. İşte and içiyorum, Bütün ölüler adına, Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına, Varacağım deyişine gündüz gündüz, Varacağım Tanrı'ya dek, Soluğumda soluğun. Seslenir seni bana "ova"m, "dağ"ım, Nere gitsem bulur beni arınmış. Bir çağ ki akar ötelere, Bir ak.. ki yüce atalar, bir al.. ki ulu oğullar, Türkçem, benim ses bayrağım... FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA ( 1914 - 2008 ) Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi Temmuz 1959, S: 94, S. 556-557

ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN :




ŞİİR PARKI