Varlık dergisinin hemen her
sayısında bir şiirini gördüğümüz İlhan
Demiraslan, İncir Ağacı ile, ilk şiir
kitabını vermiş oluyor. Şiirlerini bir
kitap halinde görmek her şair ve
sanatçının baş düşüncesidir. Hele bi
zim genç şairlerimiz, bu konuda rekor
kırmış sayılırlar: Tek şiirini okumadan
kitabi yayınlanan şairler çoktur.
İlhan Demiraslan bunlardan, bu
kadar acele edenlerden değildir. Kaç
yıldır yazdığı, şiirle uğraştığı halde,
bir iki forma ile ortaya atılmadı. Bekledi ve sabrının meyvesini verdi.
Hattâ İncir Ağacı'nı bile kendisi bastırmış
değildir.
Şiirlerinin başlıca tema'sı insan.
İnsanı ya tek başına, ya toplum için
de, ya da varlıkla karışlaştırarak ele
alıyor. Türlü dert ve acılarına dokunmakla beraber, en çok insan sevgisine
yer veriyor. İşte bir örnek:
Mini mini insanları bu toprağın
Onlar Ahmetleri Türkiyemin, Mustafaları
Rahat rahat yaşarlar ne gam ne
kasavet
Ne boyunları eğri ne benizleri sarı
Onlar Ahmetleri Türkiyemin, Mustafaları
Gerek şiirlerinin adlarında, gerek
şiirinin genel havasında Orhan Veli'nin etkisi kolayca seziliyor. "Dikili
taş Üstüne Şiir” derken, "Çemberlitaş
Şiiri” derken, hele "Dalgalı Şiir”,
"Düğümlü Şiir” derken Orhan Veli'yi hatırlamamanız imkânsız. Meselâ Şu
kıtada ne kadar Orhan Veli'yi bulu
yorsunuz:
Tophane dediğin bir uzun yol
İki yanı iki sıra meyhane
Yüz insan gördüm yüzü de başka
Benzetemedim birbirine.
Bakışlarının üzerinde durduğu bir
manzara, bir yağmurlu hava, bir tatil
günü, Sirkeci rıhtımı, işçi kızlar, mazideki bir hâtıra, hülâsa akıp giden
hayat selinden kurtarabildiği her parça,
şiirine konu olabiliyor. Fakat, yakaladıklarını her vakit aynı başarı ile
şiirinde yaşattığı iddia edilemez. Esasen şairin, iyice belirmiş bir dünya
görüşü yoktur. Olayların akışına göre
tavrı da değişiyor. Halbuki şiirde
aslolan; değişmiyen, tamamile şahsî
kalan bir görüşle hayatın derinliklerine
inebilmektir.
Şunu da söyliyelim ki, genç şair,
hayatın felsefesini yaptığı zamanlar
daha ustalıklı hareket ediyor. "Bir Gün İçinde” hayatın dört ayrı manzarasını çizerken, olgun bir meyveye
elini uzattığım, boşuna söylemediğini
anlıyorsunuz. "Düğümlü Şiir”, bu
bakımdan, daha düşündürücüdür. Ömrün kördüğümüne parmağım basan
şair,
Elinde bir uzun urgan
Üstü milyon düğümlü
İstesen de istemesen de
Bir ucu ölümlü.
diyorsa da, bizi umutsuzluğa götürmüyor. Hemen peşinden, İnsanoğluna
tesellinin yolunu gösteriyor:
Madem kurtuluş yok
İnsan bilmiyor gününü
Kuşlardan, böceklerden ibret
Düşünme ölümü.
İlhan Demiraslan, "duyurma” ve
"telkin” yerine, ' 'hikâye' 'yi tercih edi
yor. Bu yüzden, şiirinde ne dış, ne de
iç ahengi yeteri kadar bulamıyoruz.
Serbest nazmın en güç yanı zaten
burada. İç ahengine ulaşmıyan şair,
yüzde kalıyor ve eserleri, ya bir sayıklama, ya da bir hikâye oluyor.
İlhan Demiraslan'dan neden böyle bir
yol tuttuğu sorulsa yeridir. Zira, adı
övgülerde pek geçmiyen bu şairin,
gerçekten üzerinde durulmayı hakke
den parçalan vardır.
Meselâ, beş bölüme ayırdığı kitabının son bölümünde — ki bu bölümün adı kitabın da adıdır — "Yeryüzünden Bahseden" üç şiir, değme
şairi imrendirecek iç olgunluğundadır.
İnsan yüzündeki dost, düşman ve
sevdalılara özgü değişiklik ne ustaca
ifadelendirilmiş:
İşte yaz günü denizinden daha mavi
Kesme sürahiler gibi gökyüzü
İşte dosta, düşmana, sevdalılara
mahsus
İnsan yüzü.
Evrendeki daimî oluş, hayatın
varlıktan varlığa geçişi, hayat zinciri
şu dörtlükte en kuvvetli ifadesini
bulmamış mı?
Toprak ağaçlarda yaşıyor işte
Deniz suyu bir âvare balıkta
Yeryüzüdür yaşıyan, yeryüzü
Ortalıkta...
Ve nihayet yaşama sevgisi, "'kabuğun kırılışı”, sırların ortaya çıkışı :
İnsan; düşünceler içinde
Yaşamak öylesine tatlı
Kabuğu kırdı mı bir kere
Anlıyor hayatı
İlhan Demiraslan, bu soy parçalarında kişiliğini gösteriyor. Kendini bulmuş, kişiliğini ortaya koymuşken
ne diye başkalarının çiğnediği yoldan
gitmeli? Genç şair inanmalı ki, adımlarını uydurmak istediklerinin ardından gittikçe birşey kazanamıyacaktır.
Sanatı öldüren şey, taklittir.
Edasına çeki düzen verir de duyguların ifadesini ilk plâna alırsa, şiir
gücünün daha da artacağına şüphe
yok.
Bir taraftan geçirdim de ipi
Bir taraftan çektim mi tamam.
Nasıl diziyorum geceleri nasıl
Anlatamam
diyebilen şair, bizde bu umudu uyandırmaktadır. İncir Ağacı, bir şair için,
herhalde, iyi bir başlangıç sayılabilir.
HİKMET DİZDAROĞLU
Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi
Ocak 1953, C: II, S: 16, s. 216-217

ŞİİRLERİ