Soru: Ülkü Hanım, sorulara başlamadan önce kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ülkü Duysak: Gaziantep’te doğdum. İlköğrenimini Gaziantep’te, orta öğrenimini Kilis’te yüksek öğrenimini Isparta’da tamamladım. Afyon, Yozgat, Adapazarı ve Ankara’da Türkçe öğretmenliği, Sapanca’da edebiyat öğretmenliği yaptım. Çocuk Edebiyatçılar Birliği üyesiyim. Hâlen çocuklar için, şiir, tekerleme, kukla oyunları, öykü ve masallar yazmaktayım. Evliyim, iki çocuğum var.
Soru: Edebiyata ilginiz ne zaman başladı?
Ülkü Duysak: Edebiyata ilgim, ilkokul dördüncü sınıftayken bir şiirle başladı. Kilis Öğretmen Lisesinde okurken de yaşadığım duygu yoğunlukları beni yazmaya yönlendirdi. O gün bugündür yazıyorum. Yazmak; su gibi, ekmek gibi, hava gibi bir ihtiyaç benim için. Bu bir yetenek ama yetenek geliştirilmediği sürece edebî anlamda gelişmeler kaydetmek mümkün değildir. Ben de Allah’ın verdiği bu yeteneğimi, her gün mutlaka bir cümle, bir mısra da olsa yazarak ve okuyarak geliştirmeye çalıştım ve hâlen bunu yapıyorum.
Soru: İlk şiir ve yazınızı nerede ve nasıl yazdınız?
Ülkü Duysak: İlk şiirimi ilkokul 4. sınıfta yazdım. Bu, sınıf öğretmenimiz için yazmış olduğum; “Sesi titrek gözü yaşlı / Benim yoksul öğretmenim.” diye başlayan bir şiirdi. Öğretmenimin çektiği geçim sıkıntısından etkilenmiştim. Onu çok iyi tanıyordum; çünkü o benim amcamdı. O da çok mutlu olmuş, şiirimi panoya asmıştı.
Soru: Yazı serüveninizin gelişimi ve yayımlanmış eserleriniz hakkında bilgi rica etsek…
Ülkü Duysak: 6. sınıftayken Türkçe öğretmenimin verdiği bir ödev üzerine iki öykü yazdım. Türkçe öğretmenim öykülerimi çok beğendi ve kendisinde kalmasını istedi. O yıllarda ayrıca küçük oyunlar yazardım ve o oyunları arkadaşlarımla birlikte teneffüs aralarında canlandırırdık. Lise birinci sınıftayken yazmış olduğum “Çocukluk” adlı bir şiirim “Ötüken” adlı bir dergide yayımlandı.
Türkçe öğretmeni olduktan sonra yazmaya daha da ağırlık verdim. Bu yıllarda Çocuk Edebiyatı ilgimi çekmeye başladı. Öğretmenliğin verdiği bir gözlem gücüyle, bu alanda eserler vermeye başladım. Önemli gün ve haftalarda piyes aramak yerine kendim yazarak öğrencilerimi çalıştırdım. Bunun yanı sıra; okul öncesine yönelik tekerleme, şiir ve kukla oyunları da yazıyorum. Tekerleme yazmaya devam etmemde katıldığım bir yarışma sonucu aldığım Türkiye birinciliği önemli bir rol oynamıştır. Ödül alınca bu alanda da yeterli olabileceğim kanaatini vararak tekerleme yazamaya devam ettim. Eğer o yarışma olmasaydı, benim de yazın hayatıma tekerleme türü girmeyecekti.
Tekerlemeler, ardından kukla oyunlarını getirdi. Okul öncesi eğitimde kukla oyunlarının da çok önemi vardı çünkü. “Başka tür de eserler de yazsam başarabilir miyim?” diye düşünürken mani yazmayı da denedim ve başardığımı gördüm. Zaman zaman oturup maniler yazarım. Şiir, kompozisyon, öykü ve tiyatro metni yazma yarışmalarına katıldım ve ödüller aldım. Dil bilgisi konularını eğlenceli hâle getirerek bu konuda da bazı çalışmalar yaptım. Şu anda denemediğim tek tür romandır. Onu da en kısa zamanda denemeyi düşünüyorum.
İlk kitabım; “Bir Çiçektir Çocuklar” 1999 Temmuz’da yayımlandı. İkinci kitabım; “Çocukluk Güzel” 2009 Şubat’ta yayımlandı. Daha sonra çocuklar için yazdığım masal ve öykülerden oluşan kitaplarım 2012 yılında yayımlandı: Kurbağa Çalçene, Dilek Ağacı, Saklambaç Oynayan Üzüm Salkımı, Ninemim Dişleri, Dans Eden Balıklar, Pasaklı ile Azman, Küçük Yazarlar, Baloncu Amca, Hırs, Yoğurt Parası, Mavi Boncuk'un Yumağı
Soru: Türk edebiyatında en beğendiğiniz şair ve yazarlar kimlerdir?
Ülkü Duysak: Türk edebiyatında şiir türünde eser veren günümüz şairlerden beni en çok etkileyen şairler; Necip Fazıl Kısakürek ve Yavuz Bülent Bakiler olmuştur. Kendi tarzımı Yavuz Bülent Bakilerin tarzına yakın buluyorum. Hikayecilikte Sait Faik Abasıyanık’ın eserlerini beğenirim. Ama şu da bir gerçek ki; her yazardan bir arı gibi- bazılarından çok bazılarından daha az olmak üzere- çiçek özleri toplayabilir insan. O nedenle yazarlarımızı ve şairlerimizi pek de ayırmak istemiyorum.
Soru: Dünya Edebiyatı eserlerinden en çok beğendiğiniz karakter kimdir?
Ülkü Duysak: Dünya Edebiyatında ağırlıklı olarak çocuklar için yazılmış eserlerle ilgilendiğim için bu sorunuza Dünya Çocuk Edebiyatı üzerinden cevap vermem daha doğru olacaktır. Fransız yazar Paula Fox’un “Moris’in Odası” adlı çocuk romanında ele aldığı kahraman Mori’si çok sevdim. Hatta yazarının da 80’li yaşların sonlarında keşfedilmesiyle ilgili olarak kendimle bir de bağ kurdum. Bunun dışında yine Fransız yazar, Chris Donner’in “Şirin Palavracı” adlı romanındaki kahraman Tomas’ı çok sevdim.
Soru: Eserlerinizi genellikle nerede ve nasıl kaleme alırsınız?
Ülkü Duysak: Yazma eylemimde her zaman belli bir ön hazırlık söz konusu değildir. Yazma ihtiyacı hissettiğim her vakit bir şeyler yazabilirim. Küçük bir çalışma odam var, eserlerimi orada yazarım. Yazdığım alanın dar olması benim için önemlidir. Çok geniş alanlarda dikkatim dağılır, yazmakta zorlanırım.
Soru: Son zamanlarda elektronik kitap yaygınlaştı. Peki, siz elektronik kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkü Duysak: Tıpkı gazete okurken olduğu gibi, rahat bir koltuğa uzanmış, ayaklarımı uzatmış, sayfaları, kokusunu ve hışırtısını duya duya çevirerek kitap okumanın zevkini hiçbir elektronik aletin vermeyeceğine inanıyorum… Okuma alışkanlığını yayma açısından yararı olacaksa da tabii ki olumlu bakmak gerek...
Soru: Edebiyat çalışmalarınıza paralel olarak yaptığınız farklı etkinlikler var mı?
Ülkü Duysak: Edebiyat çalışmalarımın dışında yaptığım herhangi bir etkinlik yok. Yazmanın dışında, sadece bir anne ve de bir ev hanımı sorumluluklarıyla günümü dolduruyorum.
Mesut Hayat Sitesi
17/07/2012

ŞİİRLERİ