MURABBA
Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım
Ne dersin rüzgârım böyle mi geçsin güzel hanım
Gözüm cânım efendim sevdiğim devletli sultanım.
Senin yüzünden perişan oldum, ama sen perişan halimi sormadın.
Senin aşkın sebebiyle derde düştüm, ama sen derdime çare bulmadın.
Benim hayatım, vakitlerim hep böyle mi geçsin, ne dersin güzel hanım
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Esîr-i dâm-ı aşkın olalı senden vefa görmem
Seni her kande görsem ehl-i derde âşinâ görmem
Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Aşkının tuzağının esiri olduğumdan beri senden vefa görmüyorum.
Zaten seni her nerede görsem dertlilere yakın olduğunu görmüyorum.
Vefa ve samimiyet konusundaki bu davranışını sana yaraşır görmüyorum.
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Değer her dem vefasız cerh yayından bana bin ok
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü endûh u derdim çok
Sana kaldı mürüvvet senden özge hîç kimsem yok
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım
Her an vefasız feleğin yayından bana bin ok değer.
Kime anlatayım, benim mihnetim, tasam, derdim öyle çok.
Elimden tutmak, iyilik etmek sana kaldı, senden başka hiç kimsem yok.
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Gözümden dem-be-dem bağrım ezip yaşım gibi gitme
Seni terk etmezem çün ben beni sen dahi terk etme
İgen çok zâlim olma ben gibi mazlûmı incitme
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Her an bağrımı ezip gözümden akan gözyaşı gibi sen de gitme.
Ben seni madem terk etmiyorum, sen de beni terk etme.
Hem bu kadar zalim de olma, benim gibi bir mazlumu incitme.
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Katı gönlün neden bu zulm ile bî-dâda râgıbdır?
Güzeller sen gibi olmaz cefâ senden ne vâcibdir?
Senin-teg nâzenîne nâzenîn işler münâsibdir
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Merhametsiz yüreğin neden bu zulme ve işkenceye isteklidir?
Güzeller senin gibi (merhametsiz) olmaz, cefa sana neden gerekli olsun?
Senin gibi nazlı, latif güzele nazlı, latif işler uygundur,
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan şeyle
Yamanlıkdır işin uşşak ile yahşi midir böyle?
Gel Allah’ı seversen bendene cevr etme lûtf eyle
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Dertlilerin gözlerinden akıttıkları gözyaşlarına bakmıyorsun, aldırmıyorsun.
İşin âşıklara kötülük etmek, böyle (davranmak) güzel mi?
Gel, Allah'ı seversen, kuluna eziyet etme, lütfeyle.
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Fuzûlî şîve-i ihsanın ister bir gedâyındır
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hâk-i payındır
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün rây rayındır
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Fuzûlî senden iyilik dileyen bir dilencidir.
Hayatta oldukça kulun köpeğin, öldüğünde de ayağının toprağıdır.
İster öldür, ister bırak, dilediğini yap ona. (Bu konuda) karar senin, düşünce senindir.
Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
Fuzûlî ( 1483 - 1556 )
|