MEMLEKETIM, MEMLEKETİM,
İÇİ BENI YAKAR, DIŞI SENİ
Yeşil baharları memleketimin,
memleketimin yeşil baharları,
yürekler kızgın, yürekler öfkeli,
memleketim benim, memleketim benim,
içi beni yakar, dışı seni.
O ne sessiz gökyüzü, o ne mavi,
Seyreyle belli etmeden acını.
Ah, Küba, nasıl da vermiş sana tanrı,
oh Küba, nasıl da vermiş sana tanrı
o mavi, sessiz gökleri,
o mavi, sessiz gökleri.
Korulardan gelen bir kuş
gagasında bana türkü getirdi,
korulardan gelen bir kuş.
Ah, Küba, sana deseydim ki,
ben ki bu kadar tanırım seni,
ah, Küba, sana deseydim ki,
ağaçların nasıl kanla yuğrulmuş,
ağaçların nasıl kanla yuğrulmuş,
bütün denizlerin göz yaşı.
Yumuşak gülüşünün altında, Küba,
ben ki bu kadar tanırım seni,
göz yaşı ve kan görürüm,
yumuşak gülüşünün altında
göz yaşı ve kan,
yumuşak gülüşünün altında
göz yaşı ve kan,
yumuşak gülüşünün altında
göz yaşı ve kan.
Topraklarının üstünde köylün, Küba,
gömülmüş sanki diri diri,
ölmüş gibi sanki doğmadan,
topraklarının üstünde köylün, Küba,
topraklarının üstünde köylün, Küba.
Ama kentlerindeki adam nasıl ki,
ah, Küba, o da bir dilenci,
parasız pulsuz, aç yoksul,
parasız pulsuz, aç yoksul.
Dün İspanyol, bugün Amerikalı,
Si Senor,
dün İspanyolun elinde bulmuştu
bize verilen toprağı,
bizim fukara köylü,
bizim fukara köylü,
bize verilen toprağı.
Como no!
Demek toprak çok yalnız,
bize verilen toprak!
Uzatılan eli bırakmamalı.
Uzatılan el hemen sıkılacak.
Uzatılan eli hiç bırakmamalı,
ister Çinli eli olsun, ister Zenci eli
ister beyaz eli olsun, ister Kızılderili eli,
Çinli eli, Zenci eli, beyaz eli, Kızılderili eli,
uzatılan eli bırakmamalı,
hemen sıkılacak uzatılan el.
Bir Amerikalı gemici,
iyi,
liman lokantasında,
iyi,
bir Amerikalı gemici
bana el kaldırmaya yeltendi,
bana el kaldırmaya,
bir Amerikalı gemici,
belâsını da buldu ama,
hemen orda buldu belâsını.
Amerikalı gemici
liman lokantasında
bana el kaldırmaya yeltendi,
dedim sen misin bana el kaldıran
Belâsını buldu hemen orda
Gebersin hergele!
Nicolas Guillen ( 1902 - 1989 )
( Küba )
Çeviri : A. Kadir - Şerif Hulûsi
Yarına Doğru, Ocak 1976, Sayı 15, S. 21-23
|