Maçkapalas
İstanbul Halkevi Riyaseti Aliyesine
Muhterem Bey efendi:
Fenadan bakaya intikal eden Ahmed Haşim hakkındaki mektubunuzu aldım. Bu münasebetle bendenizi yad ettiğinizden dolayı minnettarım. Fakat merhuma dair ne söyleyeyim ki kendisine pek ziyade mahabbetim olduğu için hakkında her ne disem mahabete mahmul olacaktır. Bununla beraber istifsarınıza sükût ile mukabele etmeği de muvafık görmediğimden bir şey dimiş olmak için muhtasaran arzı cevab edeceğim.
Ahmed Haşim, benim takdirimce, nesrinde Cenab Şehabettin’in en mümtaz bir peyrevidir. Fakat nazmında kendisinden başka kimseyi hatıra getirmez. Bence onun mensurelerinden ibaret olan şairliği manzumelerindeki şiirlerinin çok fevkindedir. Eş'arı ise - kendisinin şiiri telekki ve tarif ettiği tarzda olmak şartiyla elbet güzel addolunmak lâzım gelir. Kendi ne kadar vefî ise ömrü o kadar vefasız olan bu nadirei zekâ Vatan toprağının beş on sene daha üstünde kalmış olsaydı- onu hayatından bizar eden malûliyet öyle nabegâm ve nabehengâm olarak ıskat ve iskât etmiş olmasaydı, hiç şübhe etmemelidir ki âtide o muazzam ve muhteşem bir sima olur ve kudreti fatıranın ona vadettiği büyüklük daha ziyade meydana çıkmış bulunurdu.
Fakat ikrar etmeliyiz ki Ahmed Haşim bildiğimiz halinde bile edebiyat âlemimizi tezyin eden bir şahsiyet idi. Vakitsiz gaybubeti milletin muhiti irfanı için bir hicrandır, bir bediiyat noksanıdır ve bir ümidi istikbâl yıldızının üfulüdür. Siz onun namına olan kadirşinasane teşebbüsünüzle o hicranı tasvir, o noksanı ikmâl ve o necmiâfil'in güzergâhında bıraktığı güzellikten tarassutla yeniden tenvir ve teşhir etmiş oluyorsunuz. Tebrik ederim, efendim.
24 Haziran 1983
ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN
Ülkü, Mayıs 1937, S. 176

ŞİİRLERİ