İYİ GÜNLER İSTANBUL

Güneş kayboluyor, gün bitiyor, Bosforlu sularsa rengarenk. Yoksul Türkiye ikindi namazına Görkemli minarelerden sesleniyor. Niçin yabancı ülke! Düşüncemde Giden gemiyi görüyorum. Onların bayraklarındaki gibi Yarılmış ay gökte yüzüyor. İyi günler İstanbul, Sultan'ın şehri, Süleymaniye Camii ve yoksul ülke, Gümüş dükkânların yanı başında Gelen gidenlere açılmış eller. İyi günler sokakta kahve içip Kâğıt oynayarak zaman öldürenler. Bilinmez kâğıtların talihi kime Ve amma Türkiye sıkıntıda. İyi günler bu çıplak yorgun ayaklar Siz yabancıların ayakkabılarını boyayan çocuklar, Sizin gibileri şu an Gunip dağında Ağaçlar altında şarkı söylüyor. İyi günler toprağa dayalı dizler, Göğe kaldırılmış zayıf eller. Bin yıllar namaz kıldınız, Allah sizi nasıl bıraktı böyle? Geri döndüm ben Dağıstan’a, Biliyorum yükseklikleri ben Kardan damları var yüksekliklerimin Uğuldar derin vadilerde nehirler. O dağlarınıza sis indiğinde Öksürdüğüm nefesimi gördüm ben. O sizin kayalarınız damlarken, Gözyaşları gelir aklıma. Türkiye’nin sularını yarıp, ağır düşüncelerle Gidiyor bir gemi Yunanistan’a. Pişmanlık veren bir şarkı okuyorum, O “vatan, vatan” diye inliyor.

Resul Hamzatov
( 1923 - 2003 )


( Dağıstan )




ŞİİR PARKI