RUBÂİLER

Ey gönül, bu muammayı çözmeye eremezsin. Bilgeler ne diyor, o nükteye eremezsin. Kur kendine dünyada bir cennet, kadeh ile meyden. Öte yandaki cennete ya erer, ya eremezsin! (10) Ayrılınca temiz canımız bedenden seninle benim, İki kerpiç koyarlar mezarımıza seninle benim. Sonra başkalarının mezarına kerpiç olsun diye Dökerler bir kalıba toprağımızı seninle benim. (17) Her gün biri çıkar; başlar ben, ben demeye, Altınları gümüşleriyle övünmeye. İşleri tam düzene girdiği anda, Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye. (100) Sarhoş, cehennemlik olacak, diyorlar bana, Yanlış bir sözdür, gönülden inanmam ben ona, Âşık ile sarhoş, cehenneme gidecek olursa eğer, Yarın, avuç içi gibi bomboş göreceksin cenneti, inan bana. (146) Kuklayız biz, kuklacıdır çarkıfelek Vallahi mecaz değil, bu söz bir gerçek! Varlık sahasında oynadık oyunumuzu, Yokluk denilen sandığa girdik tek tek… (178) Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme, eşek eşeği beğenir; Hayır var sana kötü demelerinde. (196) Gün varsa budur, başka zaman belli değil, Yarınlara takılmasın kafan, belli değil! Gönlün uyanıksa, hoşça geçir zamanını, Ömründen geriye ne kaldı, belli değil? (218) Sen ben yok iken de vardı bu gündüz geceler, Dönmekteydi bir arzuyla şu göklerle yer. Toprağın üzerine ayağını yavaş bas, O bir güzelin göz bebeğiymiş meğer! (220) Lâle bahçelerinin bulunduğu her ovada, Bir padişahın kanı akmıştır orada, Yerden biten her menekşe dalı; Bir ben idi bir güzelin yanağında. (230) Yazık; gençliğin defteri dürüldü gitti! Hayatın o taze baharı dün oldu gitti! Adına gençlik denilen şey var ya, Anlamadım; ne zaman geldi, ne zaman gitti? (252) Al kadehi, ey gönlümün dileği güzel, Süzüle süzüle bahçeye, dereye gel. Feleğin huyu kötü; nice kişileri Bin kez kadeh, bin kez testi yapmıştır ecel. (300) Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari; Bırak aldatmacayı, ikiyüzlülükleri, Şarap içmem diye övünüyorsun, ama, Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki? (312) Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı, bir de yeşil çimen Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin. (318) Geçmiş günü sen unut, sakın anma, Gelmeyen yarın için de yanıp yakılma, Geçmişle gelecek derdini at bir kenara, Gün varsa bugündür, onu boşa harcama! (330)

Ömer Hayyam
( 1048 - 1131 )

( İran )

Çeviri : Ali Polat
Ömer Hayyam ve Rubaileri

ŞİİR PARKI