RUBÂİLER
Gerçeği bildiysen, hesaplaş kendinle,
Önce ne getirdin, sonra götüreceğin ne?
Şaraptan ölüm var içmem diyorsun,
İçsen de öleceksin, içmesen de!
(Hamza - 12)
Bu ay'la bu Zühre, gökte doğdum doğalı,
Al şaraptan daha iyi şey, görmedi insan!
Şaşarım, şarap satanların aklına şaşar:
Daha iyi ne alacaklarmış, bu sattıklarından!
(Hamza - 17)
İçmiyorsan, bari kınama içenleri,
Dur, bu numara bu düzen de ne?
Tıkındığın yüzlerce lokmalar n'oluyor
Böbürleniyorsun ama, içmiyorum diye.
Seninkinin yanında bizim şarabın,
Hükmü n'olur fıkaracık: kul köle.
(Hamza - 22)
Dikme, keder ağacını kalbe,
Sevinç kitabı düşmesin dilinden.
At derdi, şarap iç, bahtiyar ol
Şu dünyada ömür, üç günlük.
(Hamza - 23)
Cennette şarap var, tanrı söz verdi ya.
Bir de haram mı edermiş her iki dünyaya!
Be yavri, Arabın devesini öldürdü diye
Peygamber haram etti şarabı: Hamza'ya!
(Hamza - 31)
Üç beş kara cahil tutmuş dünyayı,
Sorarsan, her bilgide onlar var!
Üstlerine eşek yok eşeklikte,
Dert etme, eşek olmadın mı da eşekle:
Gâvur der çıkarlar.
(Pervin - 32)
Sofusun ya için pis kapkara,
Sofuluğun da, gösteriş numara;
Sözüm ona, hırkalar giymişin;
Lan, tanrı yutar mı dübara!
(Pervin - 35)
Var ya iki günde bir somuncuğun,
Bir kırık testin, birazcık suyun!
Daha ne, muhanet kişilere daha ne:
Elpençe divan durduğun!
(Pervin - 36)
Buyrukçu, biz senden çok iyiyiz çok,
Bu sarhoşlukla da senden ayığız!
İçtiğin insan kanı senin, bizimki ne üzüm,
İnsafa gel, hangimiz katil hangimiz kanlıyız!
(Pervin - 41)
Laf değil, he vallah kuklalarız,
Felek de kuklacı, kambur felek!
Varlık sahnesinde döktürdük durduk,
Yokluk sandığına tıkıldık tek tek!
(Kukla - 43)
Bu, derde dert katan gökler,
Beni kapıp götürmeden,
Seni yerime komazlar!
Dünyaya gelmemiş kişiler,
Neler çektik, bilseler bu devirden;
Doğmazlardı anadan, doğmazlar!
(Kukla - 47)
Dünya bu, başın derde düşer gönül,
Bilemezsin canını uçar bedenden!
Bir iki günün iyi geçsin bari, otur şu çimene:
Toprağından çayır çimen bitmeden!
(Pergel - 66)
Başımız iki ama, beden bir:
Bir pergel'e benzeriz, sevgili!
Sonunda baş başayız elbet:
Şimdi, bir çemberde sanki,
Döner ha döneriz, sevgili!
(Pergel - 71)
Girdim baktım,
Testicinin evine:
Çark'ta, basamak'ta,
Testicinin ayağı.
Durmuş ta testi işler,
Çekinmeden, pervasız:
Sultan kellesinden kulp,
Yoksul ayağından, ağız!
(Testi ile testici - 73)
Benim gibi âşıktı,
Şu testi,
Ağlardı, ah ile vah ile,
Benim gibi, aradı yari!
Şuracığında gördüğün yok mu:
Kulp değil, eldi o
Boyuncuğundan sarardı, yari!
(Testi ile testici - 77)
Yer ağarmadan erce kalk, ey uslu koca,
İyi bak da öğütle, o toprak yuğuran oğlancığa!
Keykûbat'ın beyniyle, Perviz'in gözünü,
De ki, usul usul döğe, usul yuğura!
(Testi ile testici - 81)
Ömer Hayyam ( 1048 - 1131 )
( İran )
Çeviri : Enver Gökçe
Dost Dost İlle Kavga ve Rubailer
|
|