PASLI KELEPÇELER...

Yazar ve şair Hasan İzzettin Dinamo da bir bölümü çilelerle hapislerle, sürgünlerle geçen yaşamına gözlerini yumdu.

Dinamo, arkasında binlerce sayfalık inceleme, roman, anı ve şiir bırakarak aramızdan ayrıldı... Kurtuluş Savaşı'nın belgelere dayalı o lirik öyküsü Dinamo’nun sekiz ciltlik "Kutsal İsyan" sayfalarındadır.

Sosyalist aydınlarımız devletin hep “üvey evlatları" olmuştur. Devlet, sosyalist aydınlara hep o baskıcı, o yasakçı yüzü ile görünmüş; sosyalist aydınlar yıllarca cezaevlerinde ve sürgünlerde yaşamışlardır.

Ve bu aydınlarımızın çoğu da Kurtuluş Savaşı ile ilgili incelemeler, araştırmalar yapmış ve şiirler yazmışlardır.

Nâzım Hikmet’ten Şevket Süreyya Aydemir’e, Aydemir’den Dinamo'ya, Dinamodan Kemal Tahir'e, Kemal Tahir'den Doğan Avcıoğlu’na, İlhan Selçuk’a ve ilhami Soysal’a kadar cezaevlerinde yatan, işkence gören aydınlarımız Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan kitaplar yazmışlar, incelemeler yapmışlardır.

Nâzım Hikmet "Kurtuluş Savaşı Destanı"yla, Aydemir "Tek Adam" ve Adam" adlı kitaplarıyla, Dinamo “Kutsal İsyan"ıyla, Kemal Tahir "Yorgun Savaşçı"sıyla, Avcıoğlu "Milli Kurtuluş Tarihi", İlhan Selçuk "Yüzbaşı Selahattin'in Romanı", İlhami Soysal "150'likler" ve "İşbirlikçiler" adlı kitapları ile gelecek kuşaklara Kurtuluş Savaşı’nı ve kurtuluş savaşçılarını anlattılar.

Velidedeoğlu'ndan Prof. Tarık Zafer Tunaya'ya ve Muammer Aksoy'a kadar yine ilerici aydınlarımız, Atatürk’ü ve Kurtuluş Savaşı’nı tanıttılar.

Bu aydınlarımız hemen hepsi de devletten baskı gördüler.

Nâzım, Kurtuluş Savaşı Destanı’nda Atatürk’ü şöyle anlatmıştı: - Birden bire beş adım sağında / ‘O'nu gördü / Paşalar ‘O'nun arkasındaydılar / ’O’ saati sordu. / Paşalar ‘üç’ dediler / Sarışın bir kurda benziyordu / Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı / Yürüdü uçurumun başına kadar / Eğilip durdu / Bıraksalar / İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak / Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi akarak / Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.

Nâzım, yıllar sonra yazdığı bir başka şiirde de Kuvay-i Milliye şehitlerini şöyle anlatmıştı:

- Şehitler, Kuvay-i Milliye şehitleri / Sakarya'da, İnönü’de, Afyon’dakiler / Dumlupınar’dakiler de elbet / Ve Aydında, Antep’te vurulup düşenler / Siz toprak altında ulu köklerimizsiniz / Yatarsınız al kanlar içinde.

Kurtuluş Savaşı, ülkesi ve halkı için bu kadar yürekten, bu kadar içten duyguları sözcüklere işleyen Nâzım Hikmet, ne yazık ki “Sen esirliğim ve hürriyetimsin / Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin / Sen memleketimsin" diye diye “Ulaştıkça ulaşılmaz olan hasretimsin" diye diye büyük acılarla kavrularak Moskova'da öldü. Bugün Nâzım Hikmet’ten yurttaşlık hakkı bile esirgeniyor.

Kurtuluş Savaşı türkülerini seslendiren Ruhi Su’dan ölüm döşeğinde bile pasaport esirgenmemiş miydi?

Nedir bunca yıldır sosyalist aydınlara çektirilen bu çileler, bu baskılar, bu hapisler, bu işkenceler...

Nedir? Nedir? Nedir?

Bu insanlar yıllardır devlet eliyle suçlanıyorlar karalanıyorlar ve devlet eliyle çamura bulanıyorlar.

Çamura fırlatılıyorlar, ama tohum gibi toprağa düşüyor bu insanlar. Toprağa düşüp, yeniden yeşerip filizleniyorlar.

Tıpkı kır çiçekleri gibi. Tıpkı kardelen çiçekleri gibi ve tıpkı dikenli tel örgülerin dibinde açan gelincikler gibi.

Ne kadar baskı yapılırsa yapılsın, tohum olup, dal olup yeşeriyorlar; düşünce olup gelişiyorlar, inanç olup haykırıyorlar.

Bu aydınlarımıza devlet adına çileler çektirenler ne oluyor? Ne olacak? Unutuluyorlar. Yalnızca bu aydınların adları yaşıyor.

Kelepçeler paslanıyor; demir parmaklıklar çürüyor, karanlık odalardaki işler sararıyor.

"Nâzım Hikmet’i kimler mahkûm etti? Dinamo’ya sürgün cezaları verenler kimlerdi? Avcıoğlu'na, İlhan Selçuk’a ve İlhami Soysal'a işkence yapanlar kimlerdi?..

Hangi paşaydı? Hangi savcıydı? Hangi yargıç ve hangi polis şefi? Ve hangi işkenceci? Bileniniz, anımsayanınız var mı? Yok. Adları bilinenler de teker teker unutuluyorlar.

Ve unutulacaklar.

Bu aydınlarımız, dünden bugüne, ciltler dolusu kitapları ile dillerden düşmeyen şiirleri ve kulaklarda çınlayan o gür sesleriyle yaşıyorlar.

Ve yaşayacaklar.

Dinamo, Kurtuluş Savaşı’nı anlatan sekiz ciltlik "Kutsal İsyan" kitabını bırakarak aramızdan ayrıldı. Ya onu hapseden, sürgünlere yollayan ve bunca acıyı çektirenler; arkalarında, vicdanlarında paslanmış kelepçeler dışında, söyler misiniz, ne bıraktılar?..

UĞUR MUMCU
Cumhuriyet Gazetesi, 25 Haziran 1989

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI