İSLİ
BİR YARANIN
ŞİİRLERİ
isli bir telekle yazıldı bu şiirler
kömüre dönmüş çığlıkların
göğüs boşluğuma çizdiği
ışıkla yazıldı
mehdiler kör imamlar
mekiklerle döndüler mağaralarından
ruhlarımıza
ruhlarımız saydamdır şimdi
rehin verip bedenlerini
hoşça kal bile diyemeden
bir akşam üstü göçtüler
toprağın namuslu koynuna
yalnız onlar
zemzem kokan hokkabaz ağızlarına
petrol dolu kanalların
yalanlarını doldurdular
secdeye vardılar günlük kokularıyla
doğuda batıda
ateşin ve cinayetin
otağında
salyalarıyla saldırarak
gelmiş geçmiş çöl rüzgârlarına
avurtlarını yelken yapıp
aldattılar ekmeği suyu toprağı
annelerinin sütüne katran kattılar
onlar geçtiler
alçaklığın dergâhından
benzin bidonlarıyla
şeytan minareleri diktiler
kararttılar insan denen varlığın
altın uzuvlarını
pulları ateşten
bir ejderhaya çevirdiler
simya sahtekârlığın şiiridir
isli bir tarihte yazıldı bu şiirler
giyilmemiş gelinliklere karanfil gibi
yeşermemiş sevilere andolsun diye
kitaplarında dünyanın
belki bir ara başlık olur
onlardı
yalnızlıklarını birbirine vererek
çoğalanlar
bir öykünün açık bir yarasından sızdı
bu sözler
bu sözler
yazıcının tomurcuklarıydı
kararıp kavrulan
isten dumandan görünmez şimdi.
1995
Hidayet Karakuş ( 1946 - )
Ateş Mektupları, S. 9-12
Şiiri şairin sesinden dinlemek için tıklayınız.
|