SARI YAZMA TÜRKÜSÜ
sarı yazma gibidir yüzleri
beklenen
ölümden böyle
güzellik umulmaz
çelik kafeslerin ardında
zamanı eğirirler
avlulara serilen
aydınlığı toplarlar
usanarak
onsekizinde nerdeydiler
onu anarlar
yüreklerinin üstüne çömelip
avuçlarını ölümlere kapatırlar
aşınmış merdivenlerden
dünü taşırlar
baharla sarmaş dolaş
geçer çocuklar
hüzün ayaklanır saydamlığında
yüzlerinin
eski bir gülümsemeyle
bastırırlar
bu evlerde bir bekleyen
vardır
pencerelerdeki saksılar
konuşurken duyulur
kimse kendini saklayamaz
kendinden
az az bir zamanı üretirler
bir saat çalıp ölümlerden
bir saniye yaşamak için
az yemekler kaldırılır
tel dolaplara
az sevgi az çocukluk
saklanır yarına
uykulara çekilirler
öğle sonları kızlar çıkar
okullardan
ellerinde çantaları ve güller
dirimin görkemini haykırırlar
anılar boşanır
yürür sarı yazma türküsü
avlulara
eğrilen zaman biter sonunda
kurulan düş uyanmaz
toplanır
anılar ocağı
kendini salar saksılardaki
çiçekler
akşam suya düşer
yaşam rengini atar birden
söner kımıltı
gece uslanmaz bir mağaradır
ne bulursa yutar
uyanırlar ki
daha ölmemişler
güneş ayakta yaşam sürüyor
onsekizine inerler
yetmişinden
sokaklar dallanır
balkonlar çiçek açar
sarı yazma gibidir yüzleri
beklerler ölümü
yürekleriyle bakıp
gözleriyle sevinirler
gelmedi diye
eskileri eğirirler yeniden
yaşlı kepenkler açılır
pencerelerde
ışık kilimlere
minderlere buyur edilir
ocaklar yakılır
yeni bir renge boyanır
dünya
sarı yazma türküsü
dağlara çıkar
uzun uzun sevinirler.
Hidayet Karakuş ( 1946 - )
Dünden Bugüne Türk Şiiri V, S. 328-330
|