EMEL KASRI
Gel haydi,
Emel kasrının temeli çok gevşek.
Şarap getir, şarap;
Ömrün temeli hava üstünde.
Kölesiyim ben onun himmetinin,
ne varsa şu gökkubbe altında,
özgür her şeyden.
Ne diyeyim sana bilmem ki,
Sarhoştum dün gece meyhanede,
bulut gibi;
Bilir misin,
ne müjdeler verdi bana
gayb aleminin meleği?
Ey gökyüzünün sidresinde oturan,
yüce görüşlü,
şahbaz doğan!
Değil senin otağın şu mihnetler ülkesi.
Safir çalıyorlar sana
ta arş şerefesinden.
Bilmem
neler geldi şu tuzakta başına?
Bir öğütüm var sana;
dinle
ve uygula
olur mu?
Öğrendim bu sözü ben tarikat pîrimden.
Çekme dünyanın gamını;
Çıkarma öğütümü aklından
aman.
Bu aşk iksirini öğrendim bir yoldaşımdan.
Oluver razı verilene;
Çözüver alnındaki şu düğümleri;
Açılmadı çünkü seçme kapısı
ne bana
ne sana.
Sözünde durmakmış:
Arama sakın temeli gevşek şu dünyada.
Bilmez misin ki dünyanın
bin damada
gelin olduğunu?
Vefa izi görülmüyor gülün tebessümünde.
İnle benim âşık bülbülüm inle;
zamanıdır feryadın.
Behey şair bozuntusu!
Ne kıskanırsın Hâfız'ı?
Kazanmıştır gönülleri;
Allah vergisi sözleri.
Hâfız-ı Şirâzî ( 1320 - 1390 )
( İran )
Çeviri : Mehmet Kanar
İran Şiiri Antolojisi, S. 73-74
|