GAZEL 17

Başımızı sevgilinin eşiğine koymuş, onun her dileğine razı olmuşuz. Başımıza her ne gelirse onun dileğiyle gelir. Sevgilinin yüzüne karşı aydan, günden aynalar kodum ama benzerini göremedim. Sabah rüzgârı bizim daralmış gönlümüzü nasıl açabilir? Koncanın kıvrım kıvrım yapraklan gibi birbiri üstüne sarılmış, kat kat! Bu, rintleri yakıp yandıran ibadet yurduna yalnız ben testi getirmiyorum. Bu yurtta nice başlar var ki eşiğine taş, toprak olmuş! Amberler saçan saçlarını mı taradın? Rüzgâr, güzel kokular saçarak esmekte, topraktan amber kokuları çıkmakta. Bahçedeki her gül, yüzüne kurban olsun... ırmak kıyısındaki her selvi fidanı, boyuna feda olsun! Yüzünü hatırladım, herhalde muradım olacak. Çünkü iyi faldan sonra iyilik zuhûr eder. Neşeyi anlatmada natıkanın bile dili tutulmuş... beyhude yere söylenip duran dili kesik kalem, nerden anlatacak? Hâfız’ın gönlü heves ateşine şimdi düşmedi. Kendi kendine biten lâleler gibi ezelden dağlı!

Hâfız-ı Şirâzî
( 1320 - 1390 )

( İran )

Çeviri : Abdülbâki Gölpınarlı

Hafız Divanı, Şirazî, S. 18-19

Şiiri sesli izlemek için tıklayınız.





ŞİİR PARKI