GÜZEL DEVEDİKENİ
Bir yüz. Turgut Uyar. Güzel devedikeni.
Bir Edirnekapılı (1).
Öyleyse, fukara, umarsız bir sokak:
Vaiz Sokak. Numara 70.
At pazarları, bahçe kahveleri, develer
ve yeşil, soluk tramvay vagonları:
hep bu fakir sokak için.
Bir çocuk, içli, kırılgan.
Daha o zamandan. ‘Ben sıkıntılıyım!’ diyordur.”(2)
Tanaş Usta, oğlu Toma, Kömürcü Eda Hanım.
Ve Bakkal Topal Halit.
(Bu Topal Halit her gün Karagümrük’e
gidip saçlarını taratır.) İlk yüzler.
(1) Böyle de diyebiliriz. Değil mi ki bir Edirnekapılı güzelliği vardır.
(2) Bir posta arabasına mı benzetiyordur kendini?
Artık uzun bir yolculuğa hazırdır yüzü.
Bütün büyük küçük kentler
Ve Posof.
Çünkü şiir dağlardan Zanerhev köyüne inmiştir.
Ceketi ve atın dizginleri yağmur altındadır.
Posof’taki bir fotoğrafta uzanmış
kendi yüzünü öpüyordur. (1)
Bir yaya.(2) “Bütün mümkünlerin kıyısında!”
(1) Bir ev çünkü durup dururken ovaya özeniyordur.
(2) Sanki kırlardan şiir gezintilerinden dönüyordur.
Bir baba, ağırbaşlı, saygılı.
Hep at, hep atın üstünde ( bu sessiz, dikkatli
babanın elini tutarak yürüyecektir.)(1)
Ankara’da mı doğar bu çocuk?
Demek ki bronz bir gök.(2)
İlk sorduğu soru:
“Meksika’ya hiç yağmur yağmaz mı?”
İlk kitap: Jules Verne
İlk sigara: Hanımeli
İlk gördüğü ağaç : Çitlembik.
(Elinde bıçak soğan soyuyordur.)(3)
(1) Atından indiğinde kendi kendine ut çalacak, Latin harfleriyle de
Ankara’nın ilk sokak tabelalarını yazacaktır.
(2) Bu bronz gök hiç eksilmeyecek, hep yazılacaktır.
(3) Değil mi ki her şeyden bir şey kalıyordur.
Bir bilge, doğadaki nesnelerin sayılarını,
ağırlık ölçülerini bulmuştur.
Adı, bir beyazlık.(1) Sığınak kendine. Kendi külüne.
Sözcükleri ana rahminin sözcükleri.
Hep evetle hayır arasında gidip gelecektir.(2)
Dili, acının tarihi. Bir tanıklık, çağına.
Anladınız, oturunca niçin ölümü yanına alır oturur,
kalkınca niçin birlikte kalkarlar.
(1) Biraz önce sanki yağmur yağmıştır.
(2) Bunun için midir sözcükler onda bir ilçe üzüncü taşırlar.
Sunu
Bir gün lambasını söndürdüğünde:
“Şiir korumaz. Her şeye karşı bir aykırılıktır.” dedi.
Ve suçlu bir deniz gibi ekledi:
“Hızla gelişecek kalbimiz”
Böyle dedi ve çekildi.
Şimdi lambası, Büyük Saat’i,
bütün çocukların ezberinde.
İlhan Berk ( 1918 - 2008 )
Şiirde Dün Yok mu, S. 264-267
|