FATİH'İN GEMİLERİ
Bir sabah ferman ile uyandık İstanbul kıyılarında
Bir sabah duyuldu Sultan Mehmet:
- "Gemilerim karadan yüzdürülsün"
Dağlar taşlar inledi:"Emret"
Kızaklarla yarıldı yer, ufuklarca,
Saçıldı zümrüt köklere, gümüş böceklere merhamet
Acayip pınarlardan, meçhul koruluklardan geçtik,
Zamanımızla durdu iki yanda,
Geçmiş devirler sed sed.
Çektik süslü kadırgaları binlerce kişi,
Morarmış omuzlarımızda sanki bir demet.
Sanki bahçeler genişliyordu kopardıklarımızla,
Sanki bizimle yürüyordu,
Kısmet.
Balta gürültüleri değil, kazma sesleri değil,
Masallarca bir cümbüş yapıyordu arzu ve kuvvet.
Tarihin bir musiki gibi aktığı yerde,
Sustu bütün ormanlar, bütün kuşlar;
Civarda bir dehşet.
Rüzgâr esmeden, karanlık ilerlemeden,
Vardı yelkenlerimizde simsiyah bir hareket.
Uzaklıklar uçuşuyorlardı. Bismillâhlarla,
Yere büyük bir güç ekiliyordu;
Vardı ellerimizde bereket.
O fecir vakti nasıl doluydu içimiz,
Akıyordu güneşten nesil nesil akıbet.
Bir yeni imanla büyüyorduk, eskiler üstünde,
Ne kadar canlıydık,
Bütün insanlara nisbet.
Gıcırdıyordu filikalar, azametten, yağlı yollarda,
Asırlardan asırlara davet.
Biz İnsan kardeşlerinin denizler aşan oyunu önünde etraftan,
Cümle hayvanlar çığrışıyorlardı,
Saadet saadet.
İlk defa, bu koca dünyada ilk defa,
Bir şey aşikâr oluyordu bütün milletlere ibret.
Tabiat üzerinde açan kuvvet gülü;
Allahın toprağı geçit veriyordu,
Türkün koluna hürmet.
İniverdik Halic'in kıyısına, bir seher,
Yarattı altın mucizesini geceler süren gayret.
Bir zaferin yeni bir devir açan parıltısında,
Alın yazısını yazıyordu,
Sultan ve Devlet.
İniverdik uyumuşların önüne, karadan, gemilerle,
Kesildiler serapa nur, serapa hayret.
Açıldı onlara Doğudan,
Bize Batıdan,
Ebediyet.
(İstanbul, Fetih Destanı)
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
İstanbul Şiirleri, S. 21-22

|