ANADOLU HALKININ YANINDA

Devrimci, 19 Mayıs 1919'un, Türk devrim tarihindeki anlamını, “Sarı saçlı kahraman Bandırma gemisinden Samsun'a çıktı“ edebiyatının dışında yeni bir anlayışın, yeni bir devlet felsefesinin ışığında değerlendirmelidir. Her biri, Atatürk ilkeleri bakımından düşünsel temellere oturtulması gereken bu başlangıç günlerini öylesine törensel, duygusal şekillere boğmuşuz ki. 19 Mayıs gibi, tarihimizde gerçekten önemli bir başlangıç taşı özelliğinde bir gün, derinliğindeki anlamı yitirerek marşların ve bayrakların tören güzelliğinde kutlanıyor.

Şimdi düşünelim: 19 Mayıs 1919'da Samsun’da Anadolu toprağına ayak basan kimdir? Osmanlı İmparatorluğu'nun bir generalidir. Ve en önemli olay şudur: o, Anadolu toprağına ayak basar basmaz halkın yanını tutan bir general gibi değil, bir halk önderi gibi hareket eder. Kesin olarak bir serüvenci değildir. Ne yapacağını, ne yapmak istediğini, Samsun'a neye indiğini, Anadolu’ya neden ayak bastığını, halkın yanını neden seçtiğini bilmektedir. Olayların ittiği, olayların sürüklediği insan değildir. Yeni olaylar yaratmaya kararlı insandır. Osmanlı İmparatorluğu’nda bütün uyanış ve kurtuluş çırpınmalarının çıkmazlarını anlamıştır. Bu çırpınmalar, halka dayanmadığı ve halka dayatılmadığı için İstanbul aydınının oyunları halinde kalmıştır. Anadolu’da iki büyük güç vardır:

Halk ve vatan! İstanbul padişahın kentidir. Aydınlar, onun kentinde ve onun sahnesinde ve onu uyarmak için sahneye çıkmaktadırlar. Onun iradesi ve isteği ile bir şeyler değişmektedir. O alkışlarsa en iyi oyun başarılmaktadır. Perde arkasındaki curnalcilerine bir el etmesi bütün oyunu bozmaktadır, bütün bunlar İstanbul'a göre hazırlanmaktadır. Mustafa Kemal İstanbul sahnesini bırakmıştır, o bir oyuncu değildir, o doğrudan doğruya yapıcı ve yaratıcıdır, o karşı olan adamdır. Samsun'da artık Padişah’a karşıdır. Ve doğrudan doğruya halkın yanındadır. Bu bir oyun değildir, bu bir ulusun kurtuluşu, uyanışı ve dirilişidir. Bir ulus bir padişah buyruğu ile, bir padişah isteğiyle, bir padişah alkışıyla kurtulup uyanamaz, kalkınıp dirilemez. Bir ulus, kendi kaynaklarına dayanarak kurtulur, uyanır, dirilir, bu kaynak da halktır. İşte, 19 Mayıs 1919 günü, Mustafa Kemal, Türk ulusunun gerçek kurtuluşunu, gerçek uyanışını, tam dirilişini istediği için halkın yanındadır.

Devrimcilerin; Atatürk'ün portresinde izlemeleri gereken önemli çizgi şudur: 0 bir destan kahramanı değil, çağdaş bir önderdir, bir halk önderidir. Samsun'a çıkışı bu çağdaş önderliğin en güzel örneğini deyimler. Destan kahramanı çoğu kez önceden kestiremediği olaylarla karşılaşır, Atatürk bütün olayları kestirmiştir. Kendisi yeni olaylar yaratacaktır. Kararlı ve hazırlıklıdır. Öyle hazırlıklı ki, yeni halk devletinin felsefesini daha bir ay geçmeden, Amasya’dan genelge ile ilan eder; bu genelgede üç ana düşünce göze çarpmaktadır:

l- İstanbul hükümeti sorumluluğunu bilmiyor.

2- Milletin bağımsızlığını yine milletin kararı kurtaracaktır.

3- Bu kararı duyurmak için ulusal bir kurul ve bundan önce de Sivas'ta ulusal bir kongre toplamak gereklidir.

Bu ilkeler, ünlü 21-22 Haziran 1919 genelgesinin özetidir. Bu genelgenin ışığında, sürevenci, olaylara takılıp giden bir insan değil, gerçek bir devlet kurucu görüyoruz. Bu genelge, bir an parlayan bir düşünce ışığının sonucu değildir. Mustafa Kemal’in, vatan düzeyinde yıllarca oluşturduğu yeni, ulusal devlet ülküsünün ürünleridir.

Bu genelgedeki düşünceleri, Mustafa Kemal'in, Anadolu içinde ilerledikçe bir bir gerçekleştirdiğini göreceğiz. Onun yapıcılığında her şey hazırlanmış ve düşünsel temellerine oturtulmuştur. İstanbul hükümetine karşı davranışını Amasya’da ilan eder. Milletin bağımsızlığı için milletin kararına ve milletin kendisine dayandığını Erzurum Kongresi'nde bildirir. Bu kararı duyurmak için Ulusal Kongre’yi Sivas’ta toplar. Ve İstanbul hükümetine karşı ulusal bir halk devIetinin temellerini, Ankara’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde atar. Bütün bu kararların başlangıcı, onun halk önderliğindeki ustalığını şekillendiren ulusal gerçeklerdir.

Kendini bildiği günden beri ulusal bir güç, onun kafasında ve yüreğinde, deneylerle, olaylarla yeni Türk devleti ülküsünün öğelerini dokumuştur.

Osmanlı İmparatorluğu'nun aydın, yurtsever bir generali olarak İstanbul'dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs l9l9'da, Samsun'da Anadolu toprağına halk önderi Mustafa Kemal olarak ayak basar. Hayatının ve varlığının anlamı Anadolu’da gerçek ışığına kavuşur. Vatanında ve halkın yanındadır. Bildirisi ta Anadolu’nun içinden, ta halkın içinden gelmektedir.

CEYHUN ATUF KANSU
Devrimcinin Takvimi, 1962, S. 33 - 36

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI