NÂZIM HİKMET HOCAMA: KOCA NÂZIM

Hani diyordun ki... Sen yanmasan ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. Sevgili hocam, sen de yandın ben de yandım, hatta biz cayır cayır diri diri yandık yakıldık ama, bu şerefsiz karanlıklardan ağarma aydınlanma adına bir uç bir emare göremedik.

Anadolu emekçisinin, yiğidinin ufuklarını yüzyıllardır saran karabasan, bunca alimin, bunca şairin, bunca bilginin ve de bunca yurt severin çabasına rağmen kalkmadı. Halife'nin ve Osmanlı'nın himmetiyle, Anadolu'ya dürtülen orta çağ silüeti ülkemizde yaşanan her dramın başında bir vicdan borcu, bir namus borcu gibi yapışıp dolaşmaktadır.

Bu öcü, bu netameli uğursuz görüntü, Cumhuriyet'imizin defterinden sökülüp atılmadıkça, senin bizden önce söylediğin özgürlük türkülerin, destanların, salt bağımsızlık hasretiyle yana yakıla çobanlarımızın kavalında, analarımızın ağıtlarında kalacaktır. Senin başka topraklara gömülmüş itibarını, doğduğun ülkeye geri getirmek isteyen çabaların tümü, seni gurbette kalmaya mecbur eden acımasız zihniyetin engeline takılmaktadır.

Sen ey yüce ozan NÂZIM HİKMET ustam, (Memleketim Memleketim) diye diye nalan oldun. Hasrete gömüldün yabancı bir ülkenin topraklarını şereflendirmiş aziz kemiklerinin tozu, ülkene geri gelse ne olacak, gelmese ne olacak ki?

Ben çok eminim ki, hiç bir aydın, hiç bir demokrat, vatan toprakları üzerinde yaşayanların tümü gibi yaşamaya mecbur edilemez. O özgür olur, demokrat olur, sosyalist olur, kapitalist olur, hatta ütopist olur ancak vatan haini asla olamaz. Hele de söz konusu şahıs bir vatan şairi ise.

Vatan haininin tarifi, hem geleneksel, hem de yasal olarak aşağı yukarı aynıdır. Vatan haini, vatan toprakları üzerinde yaşayan insanların, emeğini, inancını, ırzını, namusunu, kendi çıkarlarına hortumlayan, eşit paylaşımcı mantığı adaletsizlik telakki eden iç düşmanlardır. Vatan haini memleketin yasalarını hiçe sayarak, maddi erkin döşeğinde adaleti, yargıcıyı etkiletip, mazlum milleti perişan edendir. Vergiden kaçarak, memleketin bankalarını hortumlayan, devlete kazık atan, aynı inançlı bir milleti fitne salarak ikiye, üçe, beşe bölen ahlaksız insanlardır.

Vatan haini, koca bir milletin, akademik aydınlarını tek tek kurşunlayan, önemli bir Cumhuriyet'i şeriatın amansız kurallarında ezip, Cumhuriyet halkını perme perişan eden, cayır cayır adam yakan, vuran, kesen edepsizlerdir.

Bu saydıklarımdan bir tanesini dahi üstat Nâzım Hikmet'e yakıştırmak yada yaklaştırmak kadar küstahlık ve melunluk olamaz. Ülkemin kurtuluş destanını yazan, bu kadar muhterem bir zata vatan haini diyenlerin insafından şüphe etmek kadar doğal bir düşünce olamaz.

Sevgili Nâzım Hikmet baba; seni getirseler de, getirmeseler de, hatta gelsen de, gelmesen de sen bu ülkenin olduğu kadar, bütün emekçi halkların ve biz ozanların yüz akısın, rehberisin. Senin abiden, Rusya topraklarında değil, Anadolu'da özgürlük savaşını vermiş bu toprakta kanlarıyla uyuyan bütün şehitlerin torunlarına ait göğüslerde kale gibi durmaktadır. Buna lütfen inan.

Sen,
Afyon yollarında gıcırdayan kağnıların
En içli türküsü
Sen Çanakkale Mehmedi'nin
Dumlupınar Alisi'nin ilk öyküsü
Sen memleketine sevdalar döken
Türküler yakan yürek dolu hasta...
Sen ateş gözlü - gerçek sözlü nur yüzlü
Ah eyyyy Büyük Nâzım Hikmet usta!
Güneş gibi doğdun emekçiden emekten
Ve alın terinden
Haykırdın cihana Anadoluyu
Hakikatin tam orta yerinden,
Nerde gördün zulmün kükrediğini
Orada hep sen vardın.
Ne el açtın semalara - ne yer yüzüne yalvardın.
Toprağındaki karanlık hayvanlığı
La Fontaine'le süsledin, aktardın
Toprak olsan da iki gözüm
Sen tarihime lazımsın.
Ben Anadolu'da eli sazlı bir Mahzuni
Sen onun hasret olduğu
Güneş bulduğu koca Nâzım'sın..

AŞIK MAHZUNİ ŞERİF

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI