YENİLİKÇİ MALLARMÉ

Mallarmé'nin şiiri dört özellik taşır:

a. Duygusal ve bireycidir,

b. Aşırı bir plastik çabanın, bilim çalışmalarının, tekniğin ürünüdür. Şair tunç uyakları ve tam uyakları sever,

c. Kendisine "Sessizliğin müzisyeni" adı takılan Mallarmé'nin dizeleri ezgilidir,

d. Şair sürekli, yeniliğe özenir, yenilik çabası içindedir.

Bu özellikleri Mallarmé'nin şiire başladığı ve şiir yazdığı dönemdeki yazın'ın yapısından kaynaklanır. Şöyle ki: Mallarmé'nin şiire başladığı yıllar Fransız şiirinin ve yazınının en doğurgan, en verimli ve en yüksek dönemidir.

Fransız Devrimi'yle birlikte soyluların ve Kilisenin yalnız egemenliği değil, sanatı ve yazını Klasizm de ortadan kalktı ve onun yerini Romantizm aldı. Şiir ve romanın konusunu artık, soyluların, kral ve derebeylerin, dinsel kişiliklerin yaşam öyküleri değil, sokaktaki adamın yaşamı, kıvancı ya da acıları oluşturuyordu. Dil soyluların tumturaklı dili değil, sokaktaki adamın sade diliydi. Şairler biçime değil öze ağırlık veriyorlardı. Doğa ve insan lirizmde kaynaşmıştı. Sanat özgürleşmiş, Romantizm tekdüze kuralcılığın yerine düzgün anlatımı koymuştu.

Romantizm sanata ve sosyal bilimlere kaynağını halktan alan yeni bir atılım getirdi. Şiir ve roman alanlarında Chateaubriand, Lamartine, Vigny, Hugo, Musset, Nerval, G. Sand, Balzac, Stendhal ve Mérimée'ler, tarih alanında Thierry, Tocqueville, Michelet ve Renan'lar, eleştiride Sainte Beuve'ler; felsefede Taine'ler doğdu.

Napolyon'un yenilgisinden sonra Fransa'da siyasal erk yeniden soyluların eline geçti, Bourbon hanedanı tahta oturdu. Kaçan aristokratlar ülkeye döndüler, unvanları ve el konulan toprakları geri verildi. Böylece, kentsoylular (burjuvazi) ve soylular kaynaştı. Aynı şey yazın alanında da oldu, Romantizm'in yerini Klasik akımla Romantik akımın bileşkesi Parnasse Okulu aldı. Okulun kuramcıları,

"Sanat sanat içindir, sanatın güzellikten başka amacı yoktur. Ozan plastik sanatlarla bağlantısını güçlendirmelidir. Biçim ve teknik zorunludur. Bir yapıt ne kadar teknik bir çalışmanın ve yenilmiş güçlüklerin ürünü ise o kadar güzeldir. Sanatçı kolaylığı sürgün etmeli"(Gautier) ,

"Kişisel lirizme ve kişiselliğe paydos. Nesneli aramalıyız. Bu duygusuzluk anlamına gelmez. Şiir bireysel bir destanda kanatlanamaz.. Bilge bir kuşaktanız. Çağın aydınlık yoluna girmek için geçmişe yönelmeli, geçmişten günümüze gelmeliyiz. Bilim ve sanat birleşmek zorundadır" (Leeonte de Lisle)

diyorlar, dize üstünde önemle duruyor, tiz ve tam uyaklara, ritme öncelik tanıyorlardı. Banville "Uyak dizenin ta kendisidir" diyecek kadar ileri gidiyordu.

Bir de, bütün akım ve okulların dışında olanlar vardı. Romantizmden gelen, "Şairlerin Tanrısı" Baudelaire kabına sığmaz olmuş, bütün tabuları yıkarak göğün eterinde kanatlanıyor, İblislerle dostluk kuruyordu.

"Ateş Hırsızı" Rimbaud, Mayıs Sürgünü şiirinde uyağı, Değinim de hem ölçüyü, hem uyağı atmış, özgür dize'ye geçmişti. Kendini görünmezi gören bir bilici kılıyor, sesli harflerin rengini bulup sessiz harflerin biçimini ve devinimini yeni bir düzene koyuyordu. Arthur Rimbaud gibi, Charles Cros ve Tristan Corbière de değişik ve yeni bir şiir peşindeydi.

Ünü hayli yaygın Paul Verlaine şiire bir Parnasse'çı olarak başlamış, ama sonradan kendi özgün yolunu bulmuştu.

On sekiz yaşındaki lise öğrencisi Stéphane Mallarmé, Baudelaire'in üç yıl önce yayımlanmış Kötülük Çiçeklerinden yirmi dokuz şiiri kendi şiir defterine çekerken işte böyle zengin bir kültür mirasına sahipti. Ölen romantiklerin yapıtlarının yanı sıra, yaşayan Victor Hugo ile Romantizm; Théophil Gautier, Théodore de Banville ve Leconte de Lisle ile Parnasse Okulu varlığını sürdürüyordu.

Demek ki, Mallarmé şiirinin duygusallığı ve bireyciliği Romantizm'den ve Baudelaire etkisinden, aşırı tekniği, biçimciliği ve plastik çabası Parnasse Okulu'ndan, ezgili olması "Müzik, her şeyden önce müzik" diyen Paul Verlaine'e hayranlığından kaynaklanıyor.

Bir de bütün akım ve okulların dışında olan, Mallarmé'nin şiirlerini okuduğu Arthur Rimbaud, Charles Cros, Tristan Corbière ve Mallarmé'nin yapıtlarını okumadığını sandığımız, yirmi dört yaşında ölen Lautréamont (Isidore Ducasse) gibi yenilikçiler vardı. Mallarmé'nin de yeniliğe özendiğini görüyoruz.

Hugo'dan alarak, önce Latince Vere Novo (Yeni Dize), daha sonra Renouveau (Yeni) adını verdiği soneyi adeti olduğu üzre, hemen dostu Henri Cazalis'e gönderirken şu notu ekler: "Kanın, sinirlerin maddi etkilerinin incelendiği ve maddi etkilerin zihnin ve ruhun manevi etkilerine karıştığı bu şiir yeni bir türdür."

Jules Huret'nin yaptığı söyleşide de şunları söyler:

"Dizenin eski biçimi kesin, tek ve değişmez bir biçim değildir (...) Dilin olduğu, ritmin olduğu her yerde dize vardır. Düzyazı dediğimiz türde, bazen hayran kalacağımız kadar, her tür ritimden dizeler buluruz. Aslında düzyazı yoktur, alfabe vardır, az çok birbirine geçmiş, ya da az çok, sağa sola dağılmış dizeler vardır."

Bu satırlarla Mallarmé özgür dizenin yolunu açıyordu. Ama kendisi, Zarla Şans Dönmeyecek adlı poème'inin dışında, aşırı bir teknikle işlenmiş klasik dize'den, ölçü ve uyaktan vazgeçmedi. Daha çok şiirin sayfa düzeni alanındaki bir yenilik olan Zarla Şans Dönmeyecek adlı uzun şiirinin ve girişine "Bu öykü, olayları bizzat kendisi sahneye koyan okurun zekâsına hitap eder" notunu koyduğu Igutur ya da Elbehnon'ıın Çılgınlığı adlı öyküsünün anlamını ve getirdiği yeniliği henüz açıklayabilen yok.

ERDOĞAN ALKAN
Stephan Mallarme Şiirler, S. 224-226

ŞİİRLERİ



ARKADAŞINIZA GÖNDERMEK İÇİN:





ŞİİR PARKI