AÇAN KARDELENLER DEĞİL,
AYAK İZLERİ ŞİMDİ
Kaldırım taşları arasındaki çimenler
Sorsanız anımsar belki
Bu sokakta geçmiş çocukluğu
Kuyucaklı Yusuf'ta anlattığı
Bayramyeri, bi koşu
Az ötede soluk soluğa
Oynarken gizlendiği Yanık Değirmen
Arabacılar, hıdırelleze hazır
Eteklerini uçuruyor kızların rüzgâr
Soğuktulumba, Cennetayağı
İlkyazın dolanıp geldiği yerler
Kirpiklerinin ucunda mor yamaçlar
Anasından daha yakın Kazdağı
Koca adam olduğunda bile
Onun dizinde başı
Saçlarında onun eli
Bakkal Ali’den sonra
Hasanboğuldu’dur
Can dostu
Gölgesinde yüzyıllık çınarların
Dibi görünen dağ gölü
Ondan öğrendi aşkı
Yetmediği yerde kitapların
Tuttu elinden bilge zeytinler
Eğilip kulağına yaşamın
İnceliklerini anlattı Homeros Baba
Uyandırdı yüreğindeki ateşi
İlk sevgilisi Sarıkız
Suçlanmış, aşağılanmış bir güzel
Yıkayıp ak sütüyle söylencelerin
Bir doruğa gömdüğü halkın
Ne zaman Edremit’e gelse
Her sokakta karşısındadır
Ve omzunda Kazdağı’nın eli
Bakıp bakıp mor yarıntılara
Bir gün kadrim bilinirse
İsmim ağza alınırsa
Yerim soran bulunursa
Benim meskenim dağlardır
Diye yazmıştır
Öldürülmeden çok önce
O gün bugündür susar
lstıranca Dağları
Bildikleri
Dillerini yakar çıbanların
Dalgın akar
Sazara Deresi
Ormanda apak sesiyle
Ağıt yakar bir çeşme
Uzun bir kıştan sonra
Kardelenler değil
Yamaçlarda açan
Ayak izleri şimdi.
Mehmet Başaran ( 1926 - 2015 )
Koca bir Troya Dünya
|