Recep Usta, bundan dört yıl önce yayımladığı ‘Neyzen Tevfik’ adlı kitabında ‘Neyzen Tevfik hakkında araştırma yapılırken yaşadığı yerler görüldü, birlikte olduğu kişilerle görüşüldü’ der. Neyzen gibi dur durak bilmeyen dağınık bir kişinin yazdıklarını toplamak hayli güç olur. Düzgün, derli toplu kişilerin öldükten sonra yazdıkları güç bulunuyor. Neyzen'inki büyük bir şanstır. Recep Usta, ‘Bunların dışında ancak on beş şiiri daha var’ der. Recep Usta’dan sonra 1987’de Alpay Kabacalı eksikleri tamamladı. 1983’te Mehmet Ergün'ün ‘Azab-ı Mukaddes’i yayımladığını da unutmayalım.
Pendik Belediyesi iki yıl var ki Neyzen Tevfik’i anıyor. Geçen yıl yapılan toplantıda söyleşiler yapılmış, Neyzen anlatılmıştı. Bu yıl yapılan törenle şairlere ödülleri dağıtılmıştır.
Neyzen’in kişiliğini belirten olaylar vardır, bunlardan bazılarını da anlatalım. Abdülhamit baskısı karşısında kaçanlardan birçoğu gibi Neyzen de Mısır’da soluğu alır. Abdülhamit’in devrilişine kadar orda kalır. Mısır sürgünleri yurda dönünce Neyzen de döner. İttihat ve Terakki iktidara gelmiştir. Neyzen’in hocası Musa Kâzım Efendi partinin ileri gelenlerindendir. Neyzen’e, "Gel seni dahiliye vekili Talat Bey’e götüreyim" der. "Sen de siyasal düşkünlerdensin, sana da bir görev versinler."
Birlikte Talat Bey’e giderler. Neyzen başından geçenleri, idama mahkûm edilişini anlatır. Talat Paşa kayırılması için emir verir. Sonrasını şöyle anlatır:
"Midemi ispirto ile ıslattıktan sonra kafama kuvvet versin diye bir de sigara (esrar) sarardım. Sarıkızdan (esrar) bir iki nefes çeker yola koyulurdum. Doğru Sadrazam Talat Paşa1 nın kapısına varırdım. Kendisine haber yollardım. Dünyalığımı gönderirdi. Böylece geçinip giderdik."
Talat Paşa ve arkadaşları savaşı yitirip yurtdışına kaçınca, Neyzen’in bunları eleştirmeyeceği sanılmıştı. Ama duramamış, yıllarca elinden tutan Talat Paşa için önce şu dörtlüğü karalamıştır:
Fırka, parti diye halkın boğazından sıkarak
Milletin on senedir olmuş idi mengenesi
Kazdığı cah-ı belaya yine kendi düştü
Örsünü, kıskacını (...) tiğimin çingenesi
Talat Paşa, Trakyalı olduğu için kimileri buradan göçenlere Çingeneler der. Neyzen de Talat'a Çingene demek istiyor. Bununla da yetinmez, İttihat ve Terakki kodamanlarını iğneler:
Davul boynunda halkın
Parsayı birkaç şaki toplar
Ki onlar da Cemal,
Enver ile Talat gibi hoplar.
Hızını alamaz, Enver için bir ikilik daha yazar:
"Güvendiği dağlara kar yağınca mert Enver
Cemal’i, Talat’ı aldı bu diyardan etti sefer."
Neyzen her dönemde korunmuştur. Başkaları için ağır suç sayılan eylemler Neyzen için bir fıkra, bir eğlencedir. 1914’te İttihatçılar ülkeyi savaşa sokmuşlardır (bugüne benzer). Cepheye kafile kafile asker giderken halk, "Allah selamet versin!.." diyerek gidenleri uğurlamıştır. Kalabalığın içinden yalnız Neyzen,
"Allah rahmet eylesin!.." demiştir. Hükümet savaş karşıtlarını Bekirağa Bölüğü’ne doldururken, Neyzen’e elleşilmemiştir. Dahası böyle deyişi bir cesaret gibi dilden dile dolaşmıştır. Savaştan çıkar umanlar hep aldanmışlardır. Dün de, bugün de...
Neyzen, arkadaşı Hüseyin Şehsuvar’a bir gün şöyle der:
"Her şeyi söylüyorum bana dokunmuyorlar. Yoksa adam yerine mi koymuyorlar?"
MEHMED KEMAL
Cumhuriyet Gazetesi, 30.1.1991
Taha Toros Arşivi, 001510295006

ŞİİRLERİ