Mehmed Kemal, bağımsız, özgür, demokrat Türkiye savaşımında, insan, yazar, aydın, gazeteci olmanın ne olduğunu bilen, yaşadıklarını kendisinden sonrakilere aktarma bilincini taşıyan bir sevdalıydı. Kahkahası, öğle rakısı, inadı...
Şarkısını söylemeye, "Ben toprak dam altında doğanların/ Ben bu toprağı kalbur kalbur eleyenlerin/ Ben varım sensin, yoğum sensin ey toprak diyenlerin/ Şairiyim," diyerek başlamıştı 1945'te çıkardığı ilk şiir kitabı "Birinci Kilometre"de yer alan bir şiirinde. İkinci şiir kitabına da ad olan Dünya Güzel Olmalı şiirinde, "Anladım dünya güzel olmalı/ Atılan her adımın bir maksadı var/ Ama atılan adım adım olmalı," demişti. Şiir serüvenini "Söz Gibi" ile, "Tarihin derin sularında yunmuşum/ Deli rüzgârlarım yalar da gelir," diyerek sürdürmüş, "Güneşi tutukladılar/ Sıra yıldızlarda" dediği sıra şiirinin de içinde olduğu "tadı başkadır" dediği, "Öğle Rakıları"nı sunmuştu. "Tarihtir önünde duran/ Başka ne olsun" dediği son şiir kitabı "Tükenmez"i 1990'da çıkarmıştı.
Bir şiir rüzgârıydı Mehmed Kemal. "Savaşın insanlık dışı, faşizmin sadece Türkiye için değil, dünya barışı için bir baş belası olduğunu söyleyen, düşünce namusu içinde acı çekerek, inandıklarının bedelini ödeyen" bir kuşağın, bir güzel insanıydı.
BİR EDEBİYAT EMEKÇİSİYDİ
"Benim yazdıklarımla ve başkalarının yazdıklarıyla edebiyatımızın bir kuşak için karanlıkta kalmış olan bir bölümü aydınlanmış gibi olacaktır," diyen Mehmed Kemal, "aydınlığı bulmak ve yansıtmaya çalışmak belki kolaydır ama bir toplumu ve bir kuşağı aydınlığa kavuşturmak çok zordur," diyerek kendisinin de içinde olduğu 1940 toplumcu-gerçekçi şairler kuşağının yaşadıklarını anlatmıştı "Acılı Kuşak"ta. Bu kitabında bir şairler kuşağının "40 Karanlığı"ndaki onurlu direnişini genç kuşaklara aktarmış ve edebiyat tarihimizin görmezden gelinen, bir dönemini yeniden gündeme getirmişti.
O yılları günümüze taşıyan bir yazın emekçisiydi. "Ankara'da bir devlet kurulmuştur. Atatürklü dönemlerde Ankara bir ülkenin kalbi olmuştur. Atatürk'ten sonra öyle dönemler de yaşanmıştır ki Türkiye'nin kalbi sıkışmıştır, bunalımlar geçirmiştir..." diyerek "Türkiye'nin Kalbi Ankara"yı katmıştı yakın tarihimize.
"Sürgün Alayı, Pulsuz Tavla, Kalenin Eteğinde" romanlarıyla yakın tarihimizden kesitler sunarken, anlattığı fıkraları ve anılarıyla da onurlu ve gözü pek bir gazeteci kimliğine sahip olduğunu kanıtladı. Emekten ve insandan yana bilinci, onun gazetecilik mesleğinde sendikacılığa verdiği önemin de temelini oluşturdu. Gazeteciler Sendikasını Ankara'da örgütleyen, ilk başkanı olan Mehmed Kemal, mesleğinin etiğini ve onurunu hiç kirletmedi, gazeteciliğin anıt simgelerinden biri oldu.
BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMINDA
Ülkemizin yaşam panoramasını çizdiği yazılarını, "Politika ve Ötesi, 12 Mart Öfkeli Generaller ve İşkence, Sol Kavgası, Ara Rejim Kara Rejim, Celal Bayar Efsanesi ve Raftaki Demokrasi, Şairler Dövüşür, Bir Deste İskambil, Bu Darbeler Kimin İçin" adlı kitaplarında topladı. 70'inden sonra yayımladığı "Gayri Resmi Yakın Tarih, Nerde Eski Seçimler, Haber Peşinde 50 Yıl, Gene Aynı Tangolar, Denemeler-Elemeler" yapıtlarıyla son şarkılarını söyledi.
14 Eylül 1998 günü yitirdiğimiz Mehmed Kemal'in yakın tarihimizle ilgili öğreneceğimiz çok şey vardır. Özellikle, Yeni Dünya Düzeni'nin değersizlikleriyle çürütülen genç gazeteciler, onun yaşamından ve yapıtlarından çok şey öğrenebilirler.
Mehmed Kemal, bağımsız, özgür, demokrat Türkiye savaşımında, insan, yazar, aydın, gazeteci olmanın ne olduğunu bilen, yaşadıklarını kendisinden sonrakilere aktarma bilincini taşıyan bir sevdalıydı. Kahkahası, öğle rakısı, inadı, sevecenliği, dövüşen şairliği, usta gazeteciliği, umudu ile toplumsal yaşamımızın usta bir emekçisiydi Mehmed Kemal.
ÖNER YAĞCI
Aydınlık Gazetesi, 17 Eylül 2014

ŞİİRLERİ