ŞAİRİN ÖLÜMÜ

İntikam, Çar, intikam! Kapanıyorum ayaklarına, Adil ol ve cezalandır katili! Gelecek kuşaklara idamı onun Ulaştırsın senin haklı kararını Ve katillere bir ders olsun! (Tragedya'dan)

Şair öldü, tutsağıydı onurun. Düştü yere, kara çalmaların kurbanı, Öçle yana yana, göğsünde bir kurşun. Yere eğerek gururlu başını. Dayanamadı yüreği daha fazla Utancına değersiz sövgülerin. Geçmişte olduğu gibi tek başına Başkaldırdı değerlerine sosyetenin. Öldürüldü... Neye yarar dövünmeler şimdi, Gereksiz gözyaşları ve övgü çığlıkları, Acınası mırıltıyla aklanma gayretleri? Kader sinsice örmüş ağlarını. Ve sizler değil miydiniz başta, Bıktırırcasına izleyen uzun zaman Onun özgür ve eşsiz yeteneğini Ve eğlence için gizlice tutuşturan Belli belirsiz o yangın ateşini? Ne olmuş! Siz eğlenin daha! Son acılara dayanamazdı yüreği. Söndü meşale gibi, o üstün deha. Soldu başındaki zafer çelengi Nişan aldı katili soğukkanlılıkla, Kurtuluş yok, devirdi yere, Kıpırdamadı bile ruhsuz yüreği Ve titremedi elindeki tabanca. Ne âlâ! Savrularak yüzlerce kaçak gibi Uzaklardan şans ve rütbe avına, Yazgının buyruğuyla aramıza girmişti. O küstahça hor gördü, alaya aldı Ülkemizin dilini ve geleneklerini. Gözetir miydi hiç şanımızı Ve anlayabilir miydi o kanlı anda Elini neye kaldırdığını? O öldü ve kara toprağa girdi. Sinsi kıskançlıkların kurbanı, Tıpkı eşsiz bir güçle türkülediği Kendi gibi acımasız bir elle vurulan O isimsiz, ama değerli ozan gibi, Dingin arzular ve saf dostluklar dünyasından Ayrılıp da neden girdi bu toplumun Özgür yürek ve ateşli tutkulara uzak olan Boğucu ve kıskançlık dolu ortamına? Neden insafsız kara çalıcılara uzattı elini? Neden inandı sahte sözlere ve okşayışlara? Oysa insanları tanırdı gençlik yıllarından beri. Çıkarıp eski çelengini defne sarılı Dikenli bir çelenk taktılar ona, Yazık ki gizil iğneleri acımasızca Delip geçti şairin şanlı alnını! Ve son ânı kahpece ağulandı Sinsi fısıltılarıyla kara cahillerin Öldü o, içinde derin bir öç hırsı Ve gizli azabıyla boşa çıkan ümitlerin. O harika şarkıların sustu sesleri, İşitilmeyecek bir daha asla, Şairin barınağı dar ve kasvetli Ve sonsuzca bir mühür dudaklarında. Ey sizler, kibirli çocukları Alçaklıklarıyla ün yapmış babaların! Yıkıntılarını köle topuklarıyla çiğneyen Yazgının oyunuyla yaralanmış soyların! Sizler, tahtın yanında dikilen gözü doymazca! Özgürlük, deha ve şan cellatları! Saklanın yasaların örtüsü altına, Karşınızda yargı ve gerçek sessiz kalsın! Ama başka bir mahkeme, tanrısal bir yargı Bekliyor sizi, ey ahlaksızlığın sırdaşları, Korkunçtur yargıcı, aklı ermez altın şıkırtısına. Düşünce ve eylemleri O kestirir önceden, O zaman boşa gidecek kara çalmalarınız, O sizlere yardım etmeyecek yeniden Ve pis kanınızla yıkayamayacaksınız Yüce şairin kutsal kanını!.. 1837

Mihail Lermontov
( 1814 - 1841 )

( Rusya )

Çeviri : Kayhan Yükseler

Lermontov, Profil, S. 169-171

ŞAİRİN ÖLÜMÜ

İntikam çar, intikam! Kapanıyorum ayaklarına Adil ol ve katili cezalandır. Ki onun idamı gelecek çağlara Senin haklı yargını duyursun Ki caniler örnek bulsun onda.

Şair öldü! - kuluydu namusun - Düştü, karalanmış, söylentilerle. Düştü intikam özlemiyle, göğsünde bir kurşun Eğerek gururlu başını yere. Utancını değersiz tahkirlerin Taşıyamazdı şairin kalbi O başkaldırdı yargısına sosyetenin Ve öldürüldü, yapyalnız, önceki gibi... Öldürüldü, neye yarar şimdi gözyaşları Neye yarar boş övgülerin gereksiz korosu Neye yarar zavallı özür mırıltıları Kader oynadı oyununu. İlkin kinle kovan siz değil miydiniz Onun özgür ve cesur yeteneğini? Ve eğlenmek için körüklediniz Bir yangını, ki belli belirsizdi. Daha ne? Eğlenin... Son ıstıraplara Dayanmaya artık gücü yetmezdi Söndü bir meşale gibi eşsiz deha Soldu alnındaki zafer çelengi. Kurtuluş yok, soğukkanlılıkla Katil indirdi vuruşu Titremedi elindeki tabanca Yüreği sanki donmuştu Şaşacak ne var, uzaktan onu O benzeyeni yüzlerce kaçağa Fırlatmıştı bize kaderin buyruğu Talih ve rütbe avına Gülerek küstahça aşağsıyordu Yabancı bir toprağın göreneklerini O bizim şansımızı esirgeyemezdi Ve bu kanlı an düşünemezdi Elini neye kaldırdığını. .................... Sesleri, o eşsiz şarkıların dindi Bir daha duyulmamacasına. Dar ve sevimsiz sığınağında şimdi Susuyor şair, bir mühür ağzında.

Mihail Lermontov
( 1814 - 1841 )

Çeviri : Ataol Behramoğlu

Modern Dünya Edebiyatı Antolojisi, S. 30-31





ŞİİR PARKI