SEYRANNÂME


Çöke'den temâşâ ettim Beypınar'ın gölün gördüm Balkan'ın Tanrı Dağı'nın Boz bulanık selin gördüm. Nesin öveyim şarının Misli cennettir yerinin Tekirdağ'ın, Ereğli'nin Gâyet hızlı yelin gördüm. Bir söz diyeyim inanın Şeklini pîrlere tanın Şehr-i âzâm Edirne'nin Mis kokulu gülün gördüm. Erenler Hulkî Hasan'ın Manâ bahrine düşenin Hasköy'le Kırkkilise'nin Muhabbetli dilin gördüm. Hayranım dağlı dilinin Rengi hiç solmaz gülünün Uzunköprü Hayrebol'un Esirik bülbülün gördüm. Andan aşağı yalının Mihri Muhammed Ali'nin Güzelce, Gelibolu'nun Boyu selvi dalın gördüm. Şerhin ideyim bu hâli Sözümün nicesin bilin Silivriyle İstanbul'un Gâyet asîl ilin gördüm. Hakikat gerçek er isen Hüneri türlüdür bunun Kabaüyük'le Çorlu'nun Savurganlı yelin gördüm. Nihâyeti olmaz sözün Şikârı turnadır bazın Babaeski'yle Burgaz'ın Hak kudretten elin gördüm. Eyyâmı seher yâdının Yemi şekerdir tûtînin Mâhiyânın her seyrinin Rûşenâ cemâlin gördüm. İki cihan hep doğrunun Yeri mi olur eğrinin Cân kuşu gönül murgunun Zehi perr ü bâlin gördüm. Muhyiddin Abdâl'ım nice Cihâna gelmiştir ance Oddan ıssı, kıldan ince Erenlerin yolun gördüm. Muhyiddin'im yârenlerin Doğru yola varanların Çöke'deki erenlerin Hoş sâhip kemâlin gördüm.

Muhyiddin Abdal
( 16. yy. )


 


ŞİİR PARKI