HÜRRİYET KASİDESİ

(Açıklamalı)

 
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten
Çağın yöneticilerini doğruluk ve güvenlikten uzaklaşmış görünce şerefle ve mutlulukla hükümet kapısından ayrıldık.
Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten Kendini insan bilenler, halka hizmetten usanmaz; mert olanlar, ezilenlere yardımdan el çekmez.

Hakîr olduysa millet, şânına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten Millet, hor görüldüyse şânı azalır sanma. Cevher, yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez.

Vücûdun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gâm râh-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten. Vücudun mayasının hamuru, vatan toprağındandır. Vatan yolunda eziyet ve sıkıntılardan toprak olursa ne gam!

Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten Dünyada zâlimin yardımcısı, alçaklardır. İnsafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan, köpektir.

Hemen bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye Hayatın kadrini âli bilenler, hüsn-i şöhretten. Hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar. ebedî feyzi geçici zevklere tercih ederler.

Nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler Nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten. İnsanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; Emanetin saklanmasının insana ne faydası vardır bilmem.

Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim Utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten Dünyada kendini herkesten alçak gören kişi ayıplanmaktan utanır da kendi nefsinden utanmaz.

Felekten intikam almak, demektir ehl-i idrâke Edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedâmetten Akıllı insanlar için çabalarını arttırmak, pişmanlıklarından ders çıkarmak felekten intikam almak demektir.

Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette Çıkar âsâr-ı rahmet, ihtilaf-ı rey-i ümmetten Başarının hükmü milletin gönül birliği ile mümkündür. Koruyucu eserler ise toplumun fikir ayrılıklarından ortaya çıkar.

Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten Kudretli bir kişinin azim gücü dünyayı düzene sokar güç sahibi kişilerin ayaklarının kararlılığı ile dünya titrer.

Kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar Fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten Kaderin her feyzinin, her yardımının bir zamanı vardır milletteki zayıflık ve gevşeklikten sakın ümitsizliğe kapılma.

Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten Zincire vurulmuş aslanın ayaklarının güçsüzlüğü onun suçu değildir. Dünyada himmetten nasibini almamış olanlardan kader utansın.

Ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten Işık yüksekliğin doruğundan uzaktaysa buna mecbur olduğu içindir. Doğa utansın yerde kalmış yetenekten.

Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten Biz, o Osmanlı boyunun yüce soyundanız; Mayamız tümüyle şehadet kanıyla karılmıştır.

Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten Biz o yüce gayretli, çalışkan ve kudretli kişileriz ki bir aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet çıkardık.

Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten Biz o yüce yaradılışlılardanız ki mukaddestımızı koruma meydanında mezar toprağını düşkünlük toprağına yeğleriz.

Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten Hürriyet mücadelesi ürkütücü bir ateşle dolu olsa da ne gam Yiğit olan kişi bir can için gayret meydanından kaçar mı?

Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten Cellâdın can yakan kemendi acımasız bir canavar bile olsa, yine de esaret zincirinden bin kere daha üstün tutulur.

Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten Felek her türlü eziyet sebeplerini toplasın gelsin millet için çıktığım yoldan dönersem namussuzum.

Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten Uğraşımda çektiğim eziyet ve güçlükler anılsın, ki bunun en ufak bir zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir

Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten Vatan bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş ona aşkla bağlı olanları gurbetin acılarından ayırmıyor.

Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten Yalvarıp yakarmadan ve korkudan uzağım; benim için vazifem çıkarımdan, hakkım hükümetin kötü niyet ve düşmanlıklarından daha üstündür.

Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ey bidâd Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten Milletin yiğitleri ile mücadeleden sakın ey zalim! Senin zulmünün kılıcı şehadet kanının ateşinde erir.

Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten Zulümle, adaletsizlikle hürriyeti yok etmek ne mümkün Çalış, anlama yeteneğini kaldır gücün yetiyorsa insanlıktan.

Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten Gönülde elmas cevherine benzer gayret cevheri. Ezilmez basıncın şiddetinden, ağırlığın etkisinden.

Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten Ne kadar büyüleyiciymişsin ah ey hürriyetin yüzü Aşkının esiri olduk gerçi kurtulduk esaretten.

Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten Senindir şimdi gönlü çekme gücü, güzelliğini gizleme güzel yüzün sonsuza kadar toplumun bakışlarından uzak olmasın.

Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten Ne candan bir sevgiliymişsin ah ey gelecek ümidi dünyayı sensin kurtaran binlerce keder ve sıkıntıdan.

Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten. Devlet (olma) devri senindir, dünyaya egemen ol. Allah talihini her türlü yıkımdan korusun.

Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten... Gezdiğin nazlı sahralar zulmün köpeklerine kaldı Uyan ey yaralı kükreyen aslan bu aymazlık uykusundan.

 
Namık Kemal
( 1840 - 1888 )
Şiiri Seçen : Köylü



Bu şiiri sesli izlemek için tıklayınız.




ŞİİR PARKI