Nevsâl’i Millî’de (1) yer alan ilk kadın sanatkâr Nigâr Hanım’ın hâl tercümesini yazan isim Türk şiirinin en güçlü şairlerinden biri olan Yahya Kemal’dir. Yahya Kemal’in yıllıktaki metnine geçmeden önce Nigâr Hanım hakkında bazı malûmata dikkat çekmemiz yerinde olacaktır.
Şiirlerini Nigâr binti Osman imzasıyla yayımlayan Nigâr Hanım (1862-1918 İstanbul) , Macar Osman Paşa’nın kızıdır. Bu zât, 1848 Macar İhtilâli’nden sonra Türkiye’ye sığınan Macarlardandır. Sonradan Müslüman olmuştur. Şairin annesi, sadrazam Keçecizâde Fuad Paşa’nın mühürdarı Nuri Bey’in kızı Emine Rif’atî Hanım’dır. Nigâr Hanım, Ebüllisan Şükrü Efendi’den Türkçe, Arapça, Farsça okumuş, Fransızca’yı Kadıköy’deki Fransız Kız Mektebi’nde öğrenmiştir. Bu mektepte yatılı olarak öğrenimine devam etmiştir. Yatılılık yıllarına ait gözlem ve hatıraları Hayatımın Hikâyesi adlı kitapta bulunmaktadır. Üç yılını “böylece pansiyonda” geçirdikten sonra onbir yaşına girdiğinde örtünme zamanı yaklaştığı için babası Nigâr Hanım’ı mektepten alır, tahsiline evde devam eder. Almanca ve Rumca da bilen Nigâr Hanım’ın kaynaklarda Doğu ve Batı musikisi ile meşgul olduğu yazmaktadır.
İbrahim Alaâttin Gövsa’nın, Nigâr Hanım hakkındaki ansiklopedi maddesini birazdan söz konusu edeceğimiz Yahya Kemal yazısından istifade ederek kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Gövsa da Nigâr Hanım’ın ondört yaşında şiir yazmaya başladığını ifade etmektedir. 1875’te ilk evliliğini yapan Nigâr Hanım, Unkapanı’nda Filyokuşu civarında bir eve gelin geldiğini hatıralarında yazmaktadır. Evliliğinden iki sene sonra bir Cuma günü, kendisini görmeye gelen dokuz yaşındaki kardeşi Ali, lalasıyla Unkapanı yakınlarında gezinirken bir arabanın altında kalmış, birkaç saat sonra da vefat etmiştir.
“Ailece büyük bir felakete uğradık” cümlesiyle durumu izah eden Nigâr Hanım, ölümün korkunç acısını ilkin bu yaşta duydum demektedir. Henüz, ondört yaşındadır. Evlilik hayatında mesut olamadığı bilinmektedir. Bu durumun yazdıklarına melâl olarak yansıdığı kaynaklarda dikkat çekilen bir diğer husustur. O, "dünyanın bütün kederlerini duymak"ta olan bir evlilik hayatı geçirmektedir. Kitap olarak ilk eserini 1886’da Efsus adıyla yayımlamıştır.
İbrahim Alaaddin Gövsa Nigâr Hanım’ın edebî şahsiyeti hakkında şunları söylemektedir: “Nigâr Hanım Fransız edebiyatından, daha fazla, Romantikler’i sevmiş, bizim edebiyatımızdan da Dîvân’larla epeyce meşgul olmuş, Kemâl, Hâmid, Ekrem çığırına intisap etmiştir. Yazılarında Fikret ve Cenâb’ın açtıkları yeniliklerden alınmış tesirler bile azdır. Hele sonraki edebî yenilikleri terkibsiz sâde Türkçeyi ve nazımda hece veznini tamamiyle yadırgamıştı.”
Gövsa’ya ilaveten, Nigâr Hanım’ın sevdiği ve anladığı edebiyatın Fuzulî’den Fikret’e kadar olan edebiyat olduğunu ifade etmemiz mümkündür. “Bugünkü edebiyatı ben tadamıyorum. Belki yetişemiyorum. Hele hece vezni! Ben şiiri yalnız aruz ile anlarım.” demektedir.
Nigâr Hanım hakkında önemli çalışmaları bulunan Nazan Bekiroğlu, onun hem edebî kamuoyundaki konumu hem de şiirinin seviyesi açısından yaptığı şu değerlendirme dikkat çekicidir:
“Kadın ediplerin az olduğu, olanların da erkek adları arkasına gizlendiği bir dönemde Nigâr Hanım, gerçek kimliğini saklamadan duygularını samimiyetle ifade ettiği Avrupaî tarzda eserler vermesi, şiirlerinin yabancı dillere çevrilmesi, Avrupa basınında tanınması, çeşitli yabancı dilleri bilmesi, uzun yıllar salonunda seçkin bir sanatkâr zümresini ağırlaması, sosyal yaşantısı bakımından farklı ve yeni bir imaj oluşturmasıyla modernleşme sürecinin ‘öncü’ Türk kadınları arasında yer alır. II. Meşrutiyet’ten sonra değişen edebî beğeni Nigâr Hanım’ın şöhretinin azalmasına ve esasen çok güçlü olmayan şiirinin giderek unutulmasına sebep olmuştur.”
Birazdan Yahya Kemal’in metninde de göreceğimiz üzere Nigâr Hanım’ın Hisar’daki yalısıyla, Şişli’deki konağı yerli ve yabancı şiir ve sanat mensuplarının ziyaret ettikleri önemli mahfillerdir. Nigâr Hanım, tifüsten öldüğünde yalnız ve maddî sıkıntı içerisindedir. Rumelihisarı’ndaki Kayalar Mezarlığı’nda annesi ve babasının mezarları yanında medfundur.
Yahya Kemal, Nigâr Hanım’ı anlatmaya çocukluk hatıralarından biri ile başlar: Şair, çocukluk yıllarını hatırda tutarak “Bir yaz günü Boğaziçi’nde, sandalıyla, sahilden sahile geçen, şarkın ruhunu görmüştüm. Bilahare, Nigâr Hanım’ın şiirlerini okurken anladım ki o hayal, bu şark şairesinin mülhime-i şi’ridir. Sanatta ve hayatta Nigar Hanım Türk şarkını her muasırdan iyi temsil etti.” Yahya Kemal, bazı kadınların erkek gibi yazdıklarını vurgulayarak, Nigâr Hanım’ın kalemini “Cinsinin enfüsiyetini kimse onun kadar samimiyetle ifade edemedi.” cümlesi ile tarif etmektedir. Mezkur yazıda, Süleyman Nazif Bey’in Nigâr Hanım için söylediği “Kadınların Abdülhak Hâmid”i sözü de yer almaktadır. Yahya Kemal’e göre Nigâr Hanım’ın şiiri vezne, kafiyeye, lisana karşı zebûndur. Buna ilaveten “Metruk bir odada yapyalnız kalbin en hür cuşuyla çalınan musıkiyi andırıyor.” demektedir.
Yahya Kemal’in cümleleriyle Nigâr Hanım’ın nesebi ve mizacı şu şekildedir:
“Şaire asil ve dinç bir baba ile kibar bir İstanbul hanımının izdivacından doğdu. Pederi Macarlı Osman Paşa yeni vatanını bütün kalbiyle sevmiş ricaldendi. Nigâr Hanım’ın havasında görülen incelik de validesinin mirasıdır. Muasırları arasında pek müstesna bir terbiye gördü. Daha yedi yaşından beri Kadıköy Fransız Kız Mektebi’nde talebe-i leyliye olarak bulundu. Şairiyeti ondört yaşında uyandı. O kadar melali bestelerle dolu ‘Efsus’ Adalar’da bütün asabıyla yaşamış onsekiz yaşında bir Türk kızının mecmua-i eş’ârıdır. ‘Nîran’, ‘Aksiseda’, ‘Safahat-i Kalb’ eşarını yazan bu büyük kadın en muvakkar bir aile sahibesi, çocuklarına düşkün en güzide bir valide idi. Nesl-i hâzırın zekâ ve terbiyeleriyle mümtaz üç genci şairenin evladıdır. Cenab Şehabettin Bey Nigar Hanım’ın bu eserini en iyi eserlerinden sayıyor.”
Yahya Kemal, yazısının son kısımlarında Nigâr Hanım’ın kadın ve erkeklerimiz meyanında Fransızca’yı en iyi konuşan kişi olduğunu belirtmektedir. Yahya Kemal’e göre şairenin Boğaziçi’ndeki sayfiyesi, Nişantaşı’ndaki konağı, yalnız kendi eliyle süslenmiş o salonlar, nukuşu-u beytiyesi, Nigâr Hanım’ın “yalnız ırkî değil hiss-i asaletinden de birer nümunedir.” Nevsâl-i Millî’de Nigâr Hanım’ın “Kardeşimin Fesi” başlıklı dokuz kıtalık bir şiiri yer almaktadır. Bu şiir, Nigâr Hanım’ın bir kaza sonucu ölen kardeşine yazdığı bir mersiyeden bahsedilmektedir, bu o olmalıdır.
(1) Nevsâl-i Millî 1330-1914 yılında tek cilt hâlinde yayımlanmış bir yıllıktır.
YAKUP ÖZTÜRK
Kadın edebiyatı araştırmalarına bir kaynak olarak Nevsâl-i Millî

ŞİİRLERİ