UZAK DUR

Uzak dur, uzak duran çiçeğin kokusundan Işıktan karanlığa süzülüp giden sudan dağılan bir yuvanın başını bekleyen kuş Uzak dur ki, bakarsın tam göğsünde vurulmuş O nasıl bir bahar ki, yollarına kan döker O nasıl gökkuşağı, göğüne perde çeker Uzak dur rahminde küf taşıyan analardan Ruhunda gölgesini görmeyen aynalardan Neyi var, beyazından mahrum bırakan canın Neyi var, sırlarına gülümseyen fincanın Beri gel güle katran damlatan aşk kirinden Uzak dur ihtirasın o mağrur şiirinden Çemenzârı inciten her belâdan uzak dur İçindeki bin yüzlü Kerbelâ’dan uzak dur. YAKLAŞ Yaklaş; suda bir tohum çatlatıyor gölgeni O mecnun pervaneler görmüş rüyada seni Ve ben, yasak meyvenin çürüdüğü daldayım Okyanuslara kırgın deli bir kumsaldayım Yaklaş; mağrur savaşçı sadağında ölmeden Elif lam ülkesini kaf ikiye bölmeden Yaklaş ki; nağmeleri kan tutuyor şarkının Yine viran olmasın minnet burcu korkunun O gün siyah köprüye ağıt yakan kediler Seninle göğe giden yolları görmediler Yürü ıssız köşenin en vefalı yerine Yürü henüz gelmeyen bir günün mahşerine Kararmayan gündüzün kalbinde sûra yaklaş Kır bütün zincirleri ey hayal, nûra yaklaş.

Nurullah Genç ( 1960 -          )


Şiiri şairin sesinden dinlemek için tıklayınız.



ŞİİR PARKI