MUTLULUK PEŞİNDE

I Karanlık Dünya masalındaki En küçük kardeşim ben. Yaralı devin indiği kuyudan Yer altı hazinelerine gidiyorum. Dönersem bütün bezekler sizin. Yandıkça iniyorum, indikçe yanıyorum. Bütün gemilerin halatları belimde Karanlık dünyaların ilkinde Bir demet karanfil gibi bağlı duran Üç güzel kızı kavuşturdum özgürlüğe. Kara koyun, koyunların şahı Ak koyun, yüreğimin yağı Merkez katı sıvı ateş dünyanın Tam ortasında bu katın Bir çekirdek olmak gerek. O, bütün tohumların özü, Erimiyen, yanmıyan. Yer yüzüne bir çıkarsak, Gereksinmeyiz güneşe, O zaman kendiliğinden dağılır Kardeşlik iyilik güzellik Yaban otları gibi bürür dünyamızı. Dev burada kalsın Yaralı kartala ok atmam Biz dönelim çileli yolculuğa II Bir semender hakladım önce Onunla değiştirdim organlarımı Ateşlerin düşlere sığmıyanında Zırhlara bürünmüş gidiyorum Mercanların şafağında Önce yitirdiğim gözlerimi buldum Ellerim gerçek güneşler içinde Kollarım kilometrelerce Altın dağlar elmas dağlar Hiç önemli değil gözümde Kırmızı topazları gök yakutları Zümrütleri yeşimleri Güneş gözlerini aytaşlarını Yanardağlar gibi atıyorum yer yüzüne Çam gövdesi gibi yılanlar Çini çini bakar gözüme Gecesi gündüzü olmıyan bir dünyada Timsah sırtında, balık boynunda Bir karabatak gibi dala çıka Arıyorum çekirdeği Renk boy farkına bakılmazsa Dünyamızın tıpkısıydı bu dünya Yalnız tapınan bir yaratık görmedim Yoktu savaş barış sözcükleri İlkin öldürdüğüm semenderden utandım Timsahların balıkların sırtı geldi aklıma Hayvanlardan özür dilerim. III Sözün kısası Az gittik uzunluğuna Uz gittik derinliğine Mutlu çekirdeğe ulaştık Kalbe benziyor kalbe Balık gibi o da yüzer Bütün âşıkların ateşi onda Işığı seller gibi çağlar Elini sür el olsun, gözünü sür göz Altın gözlü balıklar zümrüt kuşlar Elmas gözlü yılanlar yakut ağaçlar Dile geldi sevinç içinde Dünyamızı çevirmek için cennete Elele verip cümle yaratık İleteceğiz yer yüzüne.

Oğuz Tansel
( 1915 - 1994 )

Mutluluk Peşinde, S. 99-101





ŞİİR PARKI