Babil Kralı Nemrut bir gece rüyasında tahtının yıkıldığını ve hükümdarlığının sona erdiğini görür. Müneccimleri onun bu rüyasını “Bu yıl bir çocuk doğacak, senin krallığına ve putperest dinine son verecek ve tek tanrılı dini getirecek.” şeklinde yorumlar. Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan ve doğacak olan bütün çocukları öldürtmeye karar verir. Hamile olan Nuna, o yıl çocuğunu ( Hz.İbrahim’i ) bir mağarada gizlice doğurur, ona dallardan bir beşik yapar ve orada bırakıp evine döner. Çocuğu mağarada bir dişi ceylan emzirir.
Aradan zaman geçer, Hz. İbrahim 7 yaşına geldiğinde, askerler onu mağarada bulurlar. Allah’ın bir mucizesi olarak yaşının çok üzerinde bir delikanlı görünümündedir. Hiç kimse onun Kral Nemrut’un hamile kadınları ve doğan çocuklapı öldürdüğü yılda doğmuş olabileceğini düşünmez. Askerler onu Kral Nemrut'un huzuruna getirirler. Hiç çocuğu olmayan Kral Nemrut ondan çok hoşlanır ve yanına alıp büyütür.
Hz İbrahim büyüyüp te insanların putlara taptığını anladığında buna bir anlam veremez ve onlara kendi elleri ile yaptıkları bu taşların Allah olamayacağını söyler. Ancak halk bir türlü ona inanmaz . Bir tek Kral Nemrut'un evlat edindiği Zeliha ona inanır, ama o da Nemrut'tan çok korktuğu için bu düşüncesini söyleyemez. Bu sırada Hz.İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur.
Bir tören günü, herkesin törene gittiği bir zamanda Hz. İbrahim sarayda putların bulunduğu bölüme girer. Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üzerine asar. Törenden dönenler paramparça olmuş putları gördüklerinde endişeye kapılırlar. Hemen Kral Nemrut'a haber verirler. Münec- cimler bunu Hz.İbrahim'in yapabileceğini öne sürerler. Bunun üzerine Kral Nemrut bir kurul oluşturur ve onu yargılar.
Hz. İbrahim kendini savunur:
"Görüyorsunuz ya, işte balta büyük putun omuzunda. Balta kimdeyse bu işi o yapmıştır" der. Kral Nemrut bu söze çok öfkelenir ve:
"Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar?" diye haykırır. Bunun üzerine Hz. İbrahim:
"İşte benim size anlatmak istediğim de zaten budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülük- lerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Eğer Tanrı diye inandığınız bu taş parçası bu kadarcık birşeyi yapamıyorsa, o zaman ona nasıl inanıyor ve ondan bu kadar çok şey bekliyorsunuz?" der. Bu sözler üzerine şaşkınlık geçiren Kral Nemrut ve çevre- sindekiler Hz. İbrahim'in üzerine yürürler. Kral Nemrut Hz.İbrahim'in yakılmasını emreder.
Her taraftan odunlar toplanır ve büyük bir ateş yakılmak üzere bugün Halil-ür Rahman Gölü' nün bulunduğu yere yığılır. Kral Nemrut'un kalesinin ( Urfa Kalesinin ) kuzeyine de iki büyük sütun yaptırılır ve Hz. İbrahim'in bu sütunlar arasına gerilecek halatla ateşe fırlatılmasına karar verilir. Zeliha gece gündüz Hz. İbrahimi affetmesi için babasına yalvarırsa da Kral Nemrut'un yüreği yumuşamaz. Nihayet ateş yakılır ve Hz. İbrahim sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır.
Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e serin ol ve selam ol" emri verilmiştir. ( Enbiya suresi - 69. ayet ) Bu buyruk üzerine, ateş suya, odunlar da balığa dönüşür. Hz. İbrahim sağ olarak göle düşmüştür. Hz. İbrahim'in düştüğü yerde Halil-ür Rahman Gölü oluşmuştur. Efsaneye göre Kral Nemrut’un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde de, hemen Halil-ür Rahman Gölü'nün yakınında, Aynızeliha Gölü oluşur. Her iki göldeki balıklar bugün halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.