Şirin bir Anadolu kasabasında, çarşı içinde birbirine bitişik dükkanlar varmış. Akşam oldu mu dükkan sahipleri aynı saatte kepenklerini kapatarak evlerine giderlermiş. Bu dükkan sahiplerinden biri her akşam kepengini kapatırken "bugün de zarar ettik" der, sonra da yüzünde hüzünlü bir ifadeyle evinin yolunu tutarmış.
Onun bu sözlerini duyan diğer dükkan sahipleri aralarında:
"Bu adam niye böyle diyor, işlerimiz iyi çok şükür, acaba o bizim kadar kazanamıyor mu?" diye konuşmuşlar ve ertesi gün adamın dükkanına gireni çıkanı gözetlemeye başlamışlar. Ama bakmışlar ki dükkanın müşterisi çok, üstelik girenler de elleri kolları dolu çıkıyorlarmış. O akşam adam kepengini indirirken hepsi:
"Bakalım bugün de zarar ettiğini söyleyecek mi" diye kulak kesilmişler. Adam yine her zamanki gibi zarar ettik diyerek kepengini kapatmış ve evine gitmiş.
Diğer dükkan sahipleri acaba ne yapsak, ne etsek bu adam halinden memnun olur diye düşünmüşler ve sonunda ertesi gün için bir plan yapmışlar. Dükkanlarına gelen müşteriler birşey istediğinde "Bizde yok ama şu dükkanda mutlaka bulursunuz " diye adamın dükkanına yönlendirmeye karar vermişler. Ertesi gün de bu planlarını uygulamışlar.
O gün bütün dükkanların müşterileri bir tek o dükkan sahibinin dükkanına gitti- ğinden diğer dükkan sahipleri:
"Artık herhalde bugün de halinden şikayet etmez" diye düşünerek olacakları görmek için akşamı zor etmişler. Akşam olunca adam yine dükkanının kepengini indirmiş ve ardından:
"Bugün de zarar ettik!" diye kendi kendine söylenince diğer dükkan sahiplerinin sabrı taşmış, hep bir ağızdan adama yüklenmeye başlamışlar:
"Sen ne gözü doymaz adamsın! Sen halinden memnun olasın diye bugün hepimiz kendi müşterilerimizi de sana yolladık, hala da zarar ettim diyorsun, gözünü toprak doyursun."
Arkadaşlarının tepkisine çok şaşıran dükkan sahibi biraz durup şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra cevap vermiş:
"Maddiyat sizin gözünüzü o kadar karartmış ki zarar deyince aklınıza sadece para geliyor. Oysa benim zarardan kastetiğim geçip giden ömrüm. Ben her akşam eve giderken ömrümün sayılı günlerinden birini daha kaybettim diye hayıflanıyorum.
Hepimiz faniyiz, ömrümüz sınırlı ve her gün bize bahşedilen ömrün bir gününü daha kaybediyor, zarar ediyoruz. Bunu önlemek mümkün değil. Ancak bir daha geri gelmeyecek olan bu günleri faydalı şeyler yaparak geçirirsek en azından ziyan etmemiş oluruz.