Benim kaybımın büyüklüğünün kimse farkında değil. Benden farklı tavır aldığında acaba yanlış mı yapıyorum diye kendimi sorgulamama sebep olan tek kişi göçtü bu dünyadan. Diğerlerinin tamamından; aklım büyük değilse vicdanım büyük, vicdanım büyük değilse aklım büyük. Ben şu koca okyanusta deniz fenerimi, ben şu koca çölde kutup yıldızımı kaybettim.
MHP’nin iktidar ortağı olduğu yıllardı. Üniversite öğrencisiydim, toydum ama bir şeylerin yanlış yapıldığının farkındaydım. Kafam karmakarışıktı, Apo asılmamıştı, ortaya bir sürü rantçı "ülkücü" çıkmıştı. İktidar ülkücüleri de zehirliyordu. Bunları iktidarın yan etkisi olarak görüp, küçümseyen, önemsemeyen birçok kişi vardı, "bilmediğimiz şeyler vardı", o zaman sosyal medya bu kadar yaygın değildi ve bizimde kafamız karışıktı.
"Milli gelir köşe bucak…
Adaletli dağılacak…
Soygun, vurgun boğulacak…
İktidara gelelim bak."
diyen Ozan Arif’in sesi kulaklarımızda çınlıyordu. Peki, ne yapmak gerekiyordu? Sonra Ozan Arif aldı sazını eline aldı;
"Başımızda oturan paşası, beyi,
Neyi bekliyorlar bilmem ki neyi,
Besiye mi çektik biz bu ibneyi,
Melun asılsın mı, asılmasın mı?
Gün gelir bazı vicdanı körler
Buna yarın fikir suçlusu derler
Savsaklamak için her haltı yerler
Melun asılsın mı, asılmasın mı?"
dedi ve 2001’de,gelecekte gerçekleşecek olan açılım sürecini, Apo’ya ev hapsi ve özgürlük tartışmalarını gördü. Artık tavrım netti, Apo asılmalıydı ve asamayanlarda bir sıkıntı vardı.
O zamanlar büyük namlı ağabeylerimiz vardı, fakat aldıkları hiçbir tavır ülkücü tavır değildi, en azından olmadığından şüpheleniyorduk.
"Vatan için, millet için dövüşmüş…
Mana için madde ile boğuşmuş
İnsanlarda bile ölçü değişmiş…
Bozulmaz dediğim kişi bozulmuş…"
diyordu Ozan Arif ve biz onun 94 yılında dediğini ancak 2000’li yıllarda fark edebiliyorduk. Sonra AKP iktidara geldi, ülkücüler sağa- sola savrulmaya başladı. Ozan Arif onlara da gereğini yaptı. Ergenekon operasyonları başladığında bir karmaşa vardı. Gerçekten bir darbe mi engelleniyordu yoksa bambaşka hesaplar mı vardı. Darbenin mağduru Ozan Arif yine aldı sazı eline;
"Medyamızın bilmeyeni, bileni…
Konuşuyor ağlayanı, güleni…
O piçi Kenya’dan alıp, geleni…
O piç gibi hapse soktuk efendim.
İmzanın kurusu, imzanın yaşı…
Bu resmen asker ile bir it dalaşı…
Ergenekon, karton, Jitemci başı…
Her askere bir kulp taktık efendim.
Yeter artık canım bitsin bu gayda…
Suçlu kim? Suçsuz kim? Suç hangi boyda?
Lan paşa kalmadı Genelkurmay’da…
Tek tek icabına baktık efendim."
TSK’nin tasfiyesine karşı alınması gereken tavrı açık açık anlattı. Bahçeli ile alakalı ilk başta "Yalan yok ne mertlik, ne puştluk sezdim." dedi. Fakat yıllar ilerledikçe hepimiz ile birlikte onunda tavrı ve üslubu da sertleşti.
"Öyle kandırdı ki göz göre göre…
Gideceğim dedi, gitmedi bre…
Ona o koltukta tanınan süre…
Yevmi kıyamete kadar sanıyor…"
dedi bir sonraki seferde. Baktı ki değişen hiçbir şey yok tepkisinin tonu bir ton daha yükseldi.
"Adam dedim, adamları kızdılar,
Ben adam sanmıştım, adam değilmiş…
Küfür ettiler, bana neler yazdılar,
Ben adam sanmıştım, adam değilmiş.
Ne bileyim gardaş ismine bakıp,
Boyuna, posuna, cismine bakıp,
Rakibine bakıp, hasmına bakıp
Ben adam sanmıştım, adam değilmiş…"
Değişmesi için demokratik her kongrede muhalefetten yana tavır aldı. Fakat değiştirmek ne yazık ki mümkün olmadı. Tavrı sertleşen yalnızca Ozan Arif değildi. Devlet Bahçeli de partiden ihraç ve kapatma mekanizmalarını inanılmaz bir hızar gibi çalıştırıyordu. Kendi söylediğinin dışında fikir belirten veyahut kapalı kapılar ardında bunu arkadaşları ile tartılan herkesi partiden uzaklaştırıyordu. Gel zaman, git zaman başkanlık sisteminin önümüze çıkarıldığı referandum süreci geldi. Ozan Arif artık kendisini hiç frenlememeye başladı. Var gücü ile yüklendi. Şöyle ki;
"Seni, beni teşkilat bağımızdan tuttular!..
Götürüp el alemin sürüsüne kattılar!...
Açık açık durum bu, ne beni yoruyorsun!..
Kurttan köpek olur mu, ne diye soruyorsun!...
Seni, beni, bizleri, satana’’hayır’’ elbet!..
Atimizi ateşe, atana ‘’hayır’’elbet!..
"Hayır" diye haykır ki, bizi satanlar duysun…
Türkiye’de Türklüğe, Türk’e çatanlar duysun…
Pe-ka-ka’yı daha dün boşayanlar utansın!...
Fetö ile nikahsız yaşayanlar utansın!...
Ata sözüdür ata, domuz gönü post olmaz!..
Bunların hiçbirinden ülkücüye dost olmaz!..."
Referandum sürecinden sonra ise hala hiçbirimizin anlam veremediği saiklerle bir ittifak ve iltihak süreci başladı. Ve Ozan Arif artık içinde ne varsa dökmeye başladı;
"Sus!... Kraldan fazla kralcı olma,
Utan ulan biraz utan şerefsiz!...
Sakın ha beyliği ağzına alma,
Konuştukça b.ka batan şerefsiz!...
Beylik kim, sen kimsin tövbe et tövbe!...
Bey kısmı ellere kalır mı gebe?
Senden aşirete bey mi olur be?
Aşireti ele satan şerefsiz!...
Aşiretin temel taşını söküp,
Hayalini söküp, düşünü söküp…
Kurtları aldatıp, dişini söküp,
Götürüp davara katan şerefsiz!
Vakıf olamadın bizde ki aşka!
Eller ile girdin devamlı meşke!
Bugün böyle dersin, yarın bir başka
Sözünü yalayıp, yutan şerefsiz!...
Bülbül idik gülümüzden ettin sen!
Töremizden, ilimizden ettin sen!
Yahu bizi yolumuzdan ettin sen,
Rotan belirsiz be rotan şerefsiz!...
Ne huzur bıraktın ne bizde dirlik,
Bundan sonra seni görmemek körlük,
Sadece sen değil seninle birlik,
Artık sana alkış tutan şerefsiz!...
Çok geç anlaşıldım içim yanıyor,
Ama şükür artık herkes tanıyor!
Hala kendisini kağnı sanıyor,
Kağnı gölgesinde yatan şerefsiz!..."
Para almadan konsere çıkmadığını iddia ettiler fakat ben bizzat şahit olanlardan Melih Gökçek’in bir şarkı söyle milyonlarca lira vereyim isteğini elinin tersi ile ittiğini dinledim. Bunu diyenlere neremle gülüyorum siz tahmin edin.
Liderlerine zürriyetsiz, haysiyetsiz, alçak, zavallı diyen adama reis dediler ama Ozan Arif’e Allah rahmet eylesin diyemediler. Son büyük Ülkücü, son Bozkurt gidiyor bu dünyadan. Balgat’tan korkusuna Ozan Arif için taziye dileyemeyenler var ve ben onlardan iğreniyorum.
Komünist teröre boyun eğmedi,
darbeci Evren’e boyun eğmedi,
Özal’a, Demirel’e, bilumum merkez sağa nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmedi.
Erdoğan’a eğilmedi,
Bahçeli’ye hiç taviz vermedi.
Ömrü boyunca dimdik yaşadı, yaşantısı ile ülkücülüğü gönüllere nakşetti. Bozkurtluğun kitabını hayatı ile yazdı.
Ruhun şad olsun Büyük Ozan.
Babama ve başbuğuma selam yükünü unutma.
Senin yolunu ve fikirlerini takip edecek milyonlar var arkanda.
SAMSUN, 15.02.2019
MEHMET YAVUZ YAZGAN
https://www.facebook.com/yavuz.yazgan.33/

ŞİİRLERİ