KURACAĞIZ HER ŞEYİ YENİDEN - Annem için -
Göğün ve kuşların arasındayım
Gömleğimin üzerinde bir parça güneş
Kürek kemiklerimi bir güzel oynatıyorum
Güzel bir kadın geçiyor yanımdan
Güzel bir çocuk
güzel bir ağaç
“Yaşamak güzel şey be kardeşim”
diyorum.
İşçi kadınlar geçiyor sağımdan solumdan
Siyah önlüklü
ellerinde sefertasları
bakmıyorlar
yeni doğan güne
Denize
Mavnalara
Oltanın ucunda
çırpınan balığa
Tütünü, inciri, şarabı
işlemeye gidiyorlar
Amerikan gemilerinin
Amerikan bayraklarının
önünden geçerek
bütün güçleriyle basarak yere
“Çiklet ve kadın satın almaya gelmişler” diyor,
İncir işlemekten
parmakları kanlanan
Hatice teyze.
Öteki bir duvar ustası
Kalın bir tükürük fırlatıyor asfalta
“Yaşamak boktan şey be kardeşim” diyor.
“Bir köpek gibi sürünerek böyle,
karşı koymadan toprağımızda.”
Güneş büyüdükçe insanlar çoğalıyor
Binlerce insan asfaltlarda,
duraklarda
Kırk yıldır aynı işi yapan Halil usta:
Tornacılıktan ayrılma
İstiklâl Savaşı kahramanı
göğsünde üç mermi deliği
Ayakları gibi kullanarak kocaman otosunu
Teker, teker
alıyor burjuva çocuklarını
apartmanlarından
Yumurtalarını içmiş
proteinleri eksiksiz
çiçek gibi oğlanları
parlak.
Ve. Çok düşünmüştür Halil usta
Kızı ne zaman yumurta içmek istese
Ne yanıt vereceğini,
oğlu Mahmut’un
Birsürü siyasî parti varken
Patronun hiç istemediği
bir garip partiye girişini
Bazı kitaplara haftalığını
yatırışını.
“Keşke okutaydım”
falan da demiştir oğlanı.
Hâlâ eski bir hayal
olmakla birlikte
“Bu hafta da denemeli totoyu...
Şu bizim karının amma da sürdü hastalığı...”
diye
düşünmektir
en güzel günü.
“Ah! Enver’in meyhanesi
Kaçtır gel diyor arkadaşlar
Şarap çeşitleri, plak çeşitleri artmış”
diye de düşünür
özellikle
Cumartesi, Pazar günleri.
Kısaca
Ahretlik
işlerini bilmekle birlikte
Bir türlü anlayamamıştır
şu dünyanın işlerini.
“Yaşamak boktan şey be kardeşim”
bile diyememiştir
Emeği çok fazla
ücreti asgari Halil usta.
Ki anam benim
yıllardır
Ağustos sıcağını
ve kanseri taşımıştır
soğan soymaktan şişen elleriyle
Kırk yıldır
tek bir güzel gün
görmeyen anam
anam
anam benim.
Seni eksiksiz sevebilmek toprağım
Seni eksiksiz sevebilmek yıldızlarım, göğüm
Seni eksiksiz sevebilmek tütünüm, şarabım
Seni eksiksiz sevebilmek sevgilim
Çiçekli basma entarinle kucaklayabilmek seni
sevmek seni
Dünyayı açıklayabilmek sana.
Elbet
Bir gün
Kuracağız her şeyi
Yeniden,
Şarabı
tütünü
yıldızları
insanları,
Yaşamak güzel şey olacak
O zaman
Güzel şey be
Kardeşim.
Özkan Mert ( 1944 - )
Ben Savaşçı Değil Gül Yetiştiricisiyim, S. 59-63
|